Çevre kirliliğine maruz kalıyoruz… Radyoaktif maddelere maruz kalıyoruz… Psikolojik şiddete maruz kalıyoruz… Kimyasal atıklara maruz kalıyoruz… Ya da kimimiz şiddete, kimimiz mobbing’e, kimimiz hakarete, kimimiz yalana maruz kalıyor…
Çok fazla şeye maruz kaldığımız ahir ömrümüzde bu kelimeyi biraz incelemek istedim. “Bir şeyin etkisi ya da baskısı altında kalmak, bir olay veya bir durumla karşı karşıya olmak” gibi anlamlara gelen ‘maruz’ Arapça kökenli bir sözcük. Sıfat olarak bir olayın, bir durumun etkisinde veya karşısında bulunan manasını taşıdığı gibi “Arz edilen, sunulan, verilen” şeklinde de bir anlamı daha var. İçinde bulunduğumuz statüden daha yüksek makamda olan kişilerden bir talep, bilgi yahut istekte bulunmak için ise “Bir maruzatım var” sözünü kullanmamız da bu ikinci anlamından kaynaklanıyor.
Ancak günlük hayatımızda daha çok olumsuz anlamda baskıyı ifade eden “maruz” kelimesini kullanıyoruz. Birkaç örnek vererek başlayalım:
Psikolojik Şiddete Maruz Kalmak
Psikolojik şiddet, genellikle isim takma, aşağılama, küçümseme, bağırma, tehdit etme, kıskançlık, sosyal olarak yalıtma, duygusal ve/veya fiziksel olarak uzaklaşma gibi sözel ve duygusal istismar davranışlarını içeren bir şiddet türüdür. Psikolojik şiddete maruz kalmak ise fiziksel şiddetten farklı olarak, şiddete maruz kalındığı esnada değil daha sonra farkına varılan ve acıtan durumdur. Diğer yandan psikolojik şiddete maruz kalmak, öfkeyi ve duygusal acıyı aynı anda hissederek, psikolojik şiddeti uygulayan kişinin bizde açtığı yaraların daha çok kanaması halidir. Gerçekte hissedilen öfke, insanın kendisine duyduğu öfkedir. İnsanın psikolojik şiddete uğradıktan sonra kendini sorgulaması; “Nasıl bu kadar kör olabildim, nasıl bu kadar taviz verdim, neden böyle davranmasına izin verdim?” sorularına cevap arama sürecine girdiği dönemin taa kendisidir. Psikolojik şiddete maruz kalmanın yaşı ve cinsiyeti yoktur. Psikolojik şiddete maruz kalan kişinin, kendisine yapılan bu davranışı kabul etmemesi, psikolojik şiddeti uygulayan kişiye gerekli uyarıları yapması gerekir. Eğer uyarılara rağmen karşı tarafın davranışlarında hâlâ bir değişiklik yoksa, o kişiden derhal uzaklaşması, olaylar tehdit ve taciz aşamasına geldiyse yasal güçlerden destek alarak hareket etmelidir.
Haksızlıklara Maruz Kalmak
Tüm çalışmalarınızı, harcadığınız fazla mesaileri ve yaptığınız fedakârlıkları görmezden gelen müdürünüzün yaptıklarınızı görmezden gelerek beklediğiniz terfii, torpili olan, eğitim ve donanım yönünden yetersiz birine vermesi… Hastalandığında yanından ayrılmadığınız, bir dediğini iki etmediğiniz kayınvalidenizin herkesin içinde sizi azarlaması… Saçınızı süpürge ettiğiniz eşinizin sosyal medyada çapkınlığını yakaladığınızda “Ama sen de benimle ilgilenmiyorsun” demesi…
Hepsi ayrı ayrı birer haksızlık!..
Her biri kendi içinde haksızlığa maruz kalma hikâyesi…
İnsan haksızlığa maruz kaldığında bedeni de ona birtakım sinyaller gönderir. Bu sinyaller, kişinin yaşadığı olaya ve kendi yapısına göre değişmekle birlikte genellikle kalpta çarpıntı, midede sancı, boğazda yanma, nefes alamama hissi şeklinde olabilir. Ve kişinin yaşadığı haksızlık, onu çocukluğunda uğradığı başka bir travmaya sürükleyebilir. Haksızlığa maruz kalanlar çoğunlukla çok çalışan, fedakârlık yaparken kendi haklarını başkalarına kaptıran, kimsenin hakkını yemeyeyim derken, kendi haklarını başkalarının yemesine izin verenlerdir.
Cahille Sohbete Maruz Kalmak
Sağlıktan politikaya, ekonomiden eğitime, sanattan modaya her konuda atılıp tutulan, bilginin değil karşılıklı sözlerin yarıştığı konuşmalardır. İkiden fazla katılımcının laf yarıştırması da mümkündür. Bu konuşmalarda tahammül edilemeyen bir diğer nokta maruz kalanın bilgisi olan konularda ona konuşma fırsatı tanınmaması, konuşmayı manipüle etme imkânının olmaması, maruz kalan konuşsa bile kimse tarafından anlaşılamamasıdır. Bu durum diğer bir deyişle “Cahillerle konuşmayın, sizi görenler aranızdaki farkı anlamayabilirler” sözünün yansımasıdır.
Sosyal Medyaya Maruz Kalmak
Her ne kadar sosyal medyadan, televizyon ve diğer medya organlarından uzak dursanız da maruz kalmak istemediğiniz her öğeye ve zorba davranışa, iş veya sosyal çevrenizdeki insanlar aracılığı ile bir şekilde maruz kalma halidir. Hatta bu durum günlük hayata o kadar yayılmış durumdadır ki; sosyal medyadan kopuk geçirdiğiniz bir an bile, psikolojinizi bir şeyleri kaçırmışsınız hissine sürüklemeye başlar. Sosyal medya üzerinden istemediğiniz görüntü, eylem ve konuşmalara maruz kalmak, beraberinde stresi artırmakta, kişide yetersizlik hissi oluşmasına, bağımlı olma riskinin artmasına ve hatta yeni bir şeyler üretme enerjisini tüketmesine kadar varabilmektedir. Bu yüzden kişinin kendisine faydası olan hesap veya sayfaları, dozunda ve minimum seviyede takip etmesi önerilir.
Maruz kalmak konusuyla ilgili olarak gerek ülkemizden gerekse dünyadan yüzlerce örnek vermek mümkün. Ancak maruz kalmayı kendimiz için olumlu yöne çevirmek de yine bizim elimizde. Nasıl mı? İşte böyle…
Maruz Bırakma Terapisi
Yeni bir şarkı dinlediğimizde başlangıçta fazla umursamayız fakat aynı şarkıyı dolmuşa bindiğimizde, bir kafeye girdiğimizde duyduktan sonra bir sabah kendimizi o şarkıyı mırıldanırken bulabiliriz. İşte bu maruz kalma etkisinin bir örneğidir.
Maruz Kalma Etkisi en çok reklamcılık ve pazarlama sektörlerinde karşımıza çıkar. Bilinçli olarak dikkat etmesek bile reklamların maruz kalma etkisi sebebiyle satın alma eğilimimiz üzerinde oldukça etkili bir rolü bulunmaktadır. Çünkü bir markanın ya da ürünün aynı reklamını tekrar tekrar gördüğümüzde ona aşina hale gelir, hatta satın alma davranışına geçerek, onu hayatımıza dahil ederiz. Bu sebeple bu yöntemin o ürünü / markayı tercih etmemizde etkili olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır.
Psikolojik açıdan ele aldığımızda ise maruz bırakma etkisi yerini maruz bırakma terapisine bırakır. Maruz bırakma terapisi, genellikle fobilerin ve takıntıların yenilmesinde, anksiyete bozukluklarının tedavisinde, kaygı duygusu azalana kadar uygulanan yöntemlerden biridir. Bu yöntemde amaç, kişiyi herhangi bir tehlikeye neden olmaksızın kaygı kaynağına veya bağlamına maruz bırakmayı içerir.
2011 yılında yayınlanan bir çalışmaya göre, maruz bırakma terapisi alan fobi sahibi kişilerin tedavi sonrası süreçleri incelendiğinde, 4 yıl sonunda danışanların %65’inin artık bir fobiye sahip olmadığı belirlenmiştir. 2012 yılında yapılan bir başka araştırmaya göre maruz bırakma terapisinin askerlik veya savaş gibi durumların yol açtığı travma sonrası stres bozukluğunun tedavisinde çok iyi sonuç verdiği ortaya konmuştur.
Maruz bırakma tekniği, dil öğrenmek, yeni bir ilim alanı üzerine çalışmak gibi konular için de hayata uyarlanabilir. Çünkü yabancı dil bir yerde zorlana zorlana öğrenilir; sinirlenerek, derdini anlatamayarak, sürekli ana diline dönerek kişi kendini anlatmaya çalışır. Bu yüzden de bir dilin etkisinde ona maruz kalarak o dili öğrenmek, zamanla keyifli bir hale de gelebilir.
Ancak unutmamak gerekir ki, her maruz bırakma yöntemi, tedavi edici veya öğretici olmayabilir. Bu tekniğin kademeli olarak uygulanması, kişiye uygun bir terapi yönteminin olup olmadığının incelenmesi gerekir.
İstemediğiniz durumlara maruz kalmamanız, istediklerinizi maruz kalma tekniği ile elde edebilmeniz dileğiyle…
Zeynep Kıyak