Çoğumuzun Justin Timberlake’ın sesi ile dinlediğimiz bu şarkının başlığının ta Kaunos’un kuruluş efsenesine dayandığını yeni öğrendim. Daha önce Dalyan kral mezarlarını ziyaret etmiş olsam da ya kaçırmışım ya da anlatılmamış, bilmiyorum. Ama benim gibi mitoloji seven biri için ayıp olmuş. Ben de paylaşmak istedim.
Kaunos antik kenti, kentin eteklerindeki labirenti andıran Dalyan ve kral mezarları gerçekten muhteşem. Ülkemi tekrar tekrar gezdikçe turizmden hala neden yeterince gelir elde edemediğimize inanamıyor, nasıl pazarlama fakiri olduğumuzu görüyorum. Neyse gelelim hikayeye…
Efsaneye göre Apollo’nun oğlu Karya Kralı Miletos’un ikizleri olur. Erkeğe Kaunos, kıza ise Byblis adı verilir. Çok güzel bebekler her ikisi de. İkizler, büyüdüklerinde birbirlerine aşık olur. Burasını da Game of Thrones almış senaryoya, Lannister ikizleri.
Bu yasak aşkı öğrenen kral, oğlu Kaunos’u ülkesinden kovar. O da kendisini sevenlerle birlikte gider ve Lidya sınırındaki, şimdiki Dalyan‘ın karşısında kendi adını taşıyan kenti kurar. Byblis‘e ne olmuş? İşte orası hüzünlü. Gördüğü hakaretlere ve sevdiği kardeşinden ayrı kalmaya çok üzülen Byblis, göz pınarları kuruyuncaya kadar gözyaşı döker ve sonunda bir kayadan atlayarak canına kıyar. Efsaneye göre, Dalyan‘da bir labirenti andıran kanallar, Byblis‘in gözyaşlarından oluşmuştur. Yani “CRY ME A RIVER”
Romalı tarihçi ve şair Ovidius’a göre, Kaunos‘un kuruluşuyla ilgili efsane şöyledir: Byblis Kaunos‘a aşık olur. Byblis, Kaunos‘a bir mektup yazarak duygularını dile getirir. Kaunos ise Byblis‘in duygularını öfke ve tiksinti ile karşılar. İkizini bir daha görmek istemeyen Kaunos, kendisini sevenlerle birlikte babasının ülkesini terk eder. Kaunos‘a gelerek, kendi adıyla anılan kenti kurar. Byblis ise karşılıksız kalan sevgisi yüzünden hayatına son vermek isteyerek, yüksek bir kayanın üzerinden kendisini atar. Ama Nympheler (su perileri) Byblis‘e acır ve onu bir pınara dönüştürür. Byblis‘in gözyaşları nehir olur çağlar durur.
Öğrendiğim bir diğer şey ise kent halkının tarih boyunca sıtma hastalığının ıstırabını çekmesi. 1940’lı yılların sonlarına kadar Dalyan ve çevresinin sıtma tehlikesi altında bir bölge olduğu bilinmektedir. Bu yıllarda yapılan sivrisinek mücadelesi ile burada sivrisineklerin değilse bile sıtma hastalığının kökü kazınmıştır. Sivrisinek hala var. Kabullenmeseler de Kaunosluların kendilerine ‘hastalıklı’ dedirtecek kadar ‘yeşil benizli’ olmalarının nedeni, bu sıtma hastalığıymış. Bu ıstırap ve kabullenemeyişi, Hellenistik Çağ’ın arp ustalarından Stratonikos’a mal edilen küçük bir öyküden öğreniyoruz:
Stratonikos, Kaunos sokaklarında ‘yeşil benizli’ insanların yürüdüğünü gördüğünde, “insanların ömrü de yapraklarınkine denkti” diyerek düşüncelerini belirtmiştir. Kent halkı kendileriyle alay edildiğinden yakınınca, şikayeti bu defa: “Orada, etrafta cesetler dolaşırken, bu kente hastalıklı diyerek, o denli küstah mı olmalıydım?” diye yanıtlamıştır (Strabon XIV, 651.3.).
Yolunuz düşerse sadece Dalyan’da gezmeyin, yukarı çıkıp şehri de içinize çekin ama gözlerinizi yeni ve sakil duran restorasyon mermerlerine kapatmanızı öneririm.
Ece Sueren Ok