“Bir Hikâye Anlatmak”

Tanışalım mı?

Ben Yasemin, Ankara’da doğdum, okul hayatımın büyük bölümünü de orada yaşadım. Ankara anılarım, öğrendiklerim, sevgim sürüyor doğduğum şehre. Dört kardeşin ikincisiyim, abim var ve ablayım, iki kız kardeşim var. Şimdi hepimizin hayat arkadaşları, çocukları ile kalabalığız. Hatta yeğenlerimizin çocukları da eklendi. #Aşkile eklendi Ankara’da hayatıma, bunun için bile çok özeldir Ankara.

Hayatımı uzun yıllardır İstanbul’da sürdürüyorum. Şehir hayatının sıkışmışlığında nefes almak için bir köye uçtu kanatlarım, on yıl kadar ağaçlar, bahçe, doğa, dağlarda yürüyüş yaparak şehirden yüklendiğim ağırlığı uçarak saçtım. On yıldır da Bodrum, Gümüşlük’te sakin, yavaş, doğayı hissederek, kendi rutinlerimi oluşturarak hayatın içinde ağırlık yüklenmeden kanatlarımı açıyorum. Keyifli bir hayat oldu İstanbul, Bodrum arasında uçmak, konmak.

Hayat Öğrencisi Olmak

Hayatımı bir öğrenci olarak yaşıyorum hem öğreniyor hem çalışıyor hem de öğrendiklerimi paylaşıyorum. Tam bir hayat öğrencisi. Eğitmen olarak çalışıyorum, bu hayatta en sevdiğim rolüm. Gelişime liderlik ediyorum. Danışmanlık, koçluk ve mentörlük yaparak yolumuzun kesiştiği kişilere yol arkadaşı, seçerlerse rehber oluyorum. Yazıyorum, yazmayı çok seviyorum, yıllardır yazıyorum, yazdığımdan daha çok okuyorum. Sosyal girişimciyim. Hem kendim hem de çevrem için değer yaratan eylemler gerçekleştirmeyi seçtim.

Her Gün Yeni Bir Gün

Kendimle her gün yeniden başlıyorum hayata, fark ettiklerimle, eklenenlerle, keşfetmeyi de seviyorum. Hayatıma, hayatımın her alanına, özel hayatıma, sosyal hayatıma, iş hayatıma duygularımı katar, karıştırırım. Bilirim bir tane ben var. Bir tane hayatım var. Duygular olmadan, gerçek bir etki yaratmanın mümkün olmadığına inanıyorum.

Hikayeleri severim, hikayeler okurum, gerçek hayat hikayeleri okumak ilham verir bana. Şanslıyım bu yıl gerçek bir hayat hikayesi yazmak kısmet oldu. Tanıştığımda etkilendim, dinledikçe hayran kaldım, içimden gelerek abi dedim. Pek yakında kitap olarak yayımlanacak o çok etkileyici hikâye. Merak edin canlarım.

Hikâye anlatmak, insanın kendi varlığını anlamaya ve ifade etmeye çalıştığı bir yoldur. Bizler, kendimizi ve dünyayı hikayelerle anlarız. Hikayeleri her yönüyle anlayıp, içine girerek anlamlandırırsak hikayeler bizim de hikayelerimizi anlaşılır kılar. Hikayelerin peşine düşmeye devam edeceğim. Kendi hikayemi de yazacağım.

John Berger bir röportajında şöyle der…

“Hikâye anlatan birini düşününce gözümün önüne bir araya toplanmış bir grup insan geliyor, etraflarında hayli korkutucu, geniş bir alan var. Belki bir duvarın karşısında toplanmışlar, belki bir ateşin çevresindeler. Benim için, bizzat hikâye anlatma fikrinde bir yer var… barınakla, sığınakla alakalı. Belki evine gelmiş, hikâye anlatmak için yaşamış bir yolcunun, gezginin barınağı; ya da eve dönmüş, hayatta kalmış bir asker. Öyleyse hikâyenin neredeyse bu fiziksel anlamı var; hikâye bir nevi meskeni, bir tür evi temsil ediyor. Ama sonra, hikâyenin içinde, başka bir tür barınak daha var. Çünkü hikâyenin naklettiği ve anlattığı şey, hikâyenin içinde isyana, unutuşa ve gündelik kayıtsızlığa karşı bir sığınak.”

. . .

“Hikâyelerin edebiyatta olup olmaması beni gerçekten ilgilendirmiyor. Samimi olmam gerekirse, bu hayat yaşandığı ve ben de onda bir tür anlam gördüğüm için onu korumak isterim, kaybolmasın diye, unutulmasın diye. İster şehir hayatına oturtulsunlar ister köy hayatına, aslında hikâyeler sonlarında başlar, yani hayatta.”

Sevgiyle,
Yasemin Sungur

 

 

Önceki İçerikGabby Thomas; Kariyerim Gelecek İçin İLHAM
Sonraki İçerikİstanbul Arkeoloji Müzesi, Kahve ve Konserler
Yasemin Sungur
Yıllar önce okul dönemimin bittiğini söyleseler de ben hayatın tutkulu bir öğrencisi ve seçip aldıkları, özünden kattıkları ile sen izin verirsen ben bir rehber. Ben bir Özgür Martı. Ben bir düşleyen. Kanatlarım ile gelişime, paylaşıma ve değişime keyifle uçarım. İçimizde yaşayan gerçek Martı Jonathan’lara ulaşmak için MartiDergisi.Com’u uçurdum. Şimdi hep birlikte uçuyoruz. Kitapdaşlarımla birlikte Kitap ile Sohbet ederim ve onları İstanbul Oyuncak Müzesin de baş konuk olarak ağırlarım. Oyun oynamayı bırakmadım. Hayatı kelimeler ile anlatmayı, yazmayı ve onların büyüsüne kapılıp Yaz(ı) Kamplarımı keşfe dönüştürmeyi bilirim. Harekete Geçmeyenleri enerjimle uyandırırım. Sevgiyle nefes alıp, şiirle güne başlarım. Aşk ile Can oğlum ve Ceren kızımla, evrende hayat bir başka güzel. Şükür...