Batı Trakya’da Bir Hafta Sonu

Kavala

Hafta sonları kısa yurt dışı gezileri her zaman iyi gelir insana. Tabii vize sorunu da olmasa çok daha keyifli olabilir. Bu sorunu pek çok Türk vatandaşı çözmüş sanırım ki, hafta sonları Selanik, Kavala, İskeçe Türk tur otobüsleriyle dolu. Gezmenin yanı sıra tabii alışveriş de nedenlerden biri. Her tarafta Türkçe konuşanlara rastlamak mümkün. Özellikle İskeçe, Batı Trakya Türklerinin çokca yaşadığı bir yer olduğu için normal sayılabilir. Kavala ve Selanik’te de durum aynı diyebiliriz.

Yunanistan yaklaşık 10 yıl önce AB’ye tam üyeliğini sağladıktan sonra ülkede büyük bir refah yaşanmaya başlamış. Şimdi de aynı şey Romanya için yapılıyormuş. Yani 10 sene sonra onlar da farklı bir yerde olacaklar.

Atatürk!ün evideki Ali Rıza bey’in diktiği nar ağacı

Ali Rıza Bey’in Nar Ağacı

Neyse gelelim küçük hafta sonu kaçamağına. Selanik’te en merak edilen yer Atatürk’ün doğduğu ev. Hemen Türk Konsolosluğu’nun yanında.  Hafta sonu gelen Türkler uzun kuruklar oluşturuyor. Ama fazla beklemeden içeri girebiliyorsunuz. Bahçesinde Atatürk’ün babasının diktiği nar ağacı halen meyve veriyor. Evde Atatürk ve ailesine ait çok çok az eşya var. Odalar boş ve Atatürk’ün hayatından kesitler anlatıyor. Yukarı katta Atatürk’ün bal mumundan heykeli var, ancak daha iyisi olmalı. Bu müze ev daha özenli olarak ziyaretçilerle buluşmalı. Ayrıca satılan hatıra eşyaları da özensiz… Atatürk Evi 4 Aralık’ta süresi ne kadar olacağı belirsiz tadilata giriyor.

Selanik’teki Aya Dimitri Kilisesi’ni gezmeden dönmeyin. Camiden kiliseye çevrilmiş bir kilise. Batı Trakya 550 yıl Osmanlı hakimiyetinde olduğu için çok sayıda camiden kiliseye çevrilmiş yapı var. Tam da yeri gelmişken bunlardan biri de Kavala’daki Pargalı Halil İbrahim Paşa Cami, şimdiki adıyla Aziz Nikolai Kilisesi.

İzmir’in ikizi

Tekrar Selanik’e dönelim. Burası için İzmir’in ikizi deniyor, hiç de abartılı değil. İzmir’in Kordon’unun eşi Selanik’te de var. Yine Kordon boyunca evler ve altlarında kafe, lokantalar var. Ancak İzmir’den çok daha bakımlı ve yenilenmiş Selanik. Aristoteles Meydanı’nı  zaten  gezeceksiniz, aklınızda bulunsun şehrin en büyük Oteli Electra da bu meydanda. Yaz aylarında roof’undan manzara muazzammış, yani fotoğrafa çok uygun. Bu meydanı kesen sokaklarda da ise istemediğiniz kadar mağaza var. Selanik, Yunanistan’ın ikinci büyük kenti nüfusu ise sadece 1 milyon 200 bin.

Selanik Aristoteles Meydanı

Kavala ve İskeçe

Selanik’in ardından Kavala’ya mutlaka gidin. Özellikle eski şehir bölgesine kısa bir yürüyüşle Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın evini ziyaret edebilirsiniz. Hemen evinin yanında heykeli de var.  Kurmuş olduğu imareti de otel olarak kullanılıyor. Kavala’nın sahili ve eski şehir denilen kısmını mutlaka yürüyerek gezin. Tıpkı İskeçe’de olduğu gibi. Ancak İskeçe’nin eski sokakları Kavala’dan farklı olarak kafelerle dolu ve bu kafeler de cıvıl cıvıl gençlerle dolu… İskeçe’de eski Safranbolu evlerine benzer evlere hiç dokunulmamış zaten güzelliği de burada. Eski ve yeni, çok uyumlu bir şekilde bir araya gelmiş.

İskeçe’nin renkli sokakları

İşte iki günlük Batı Trakya gezisinden arda kalanlar. Bu bölgede hiç yabancılık çekmiyorsunuz. Çünkü batı Trakyalı vatandaşlarımızı, Türkçe konuşmalarını her yerde duyuyorsunuz. Her köyde cami görüyorsunuz. Ancak Batı Trakya Türklerinin halen sorunlar yaşadıkları anlatılıyor. Örneğin iş  bulma konusunda.  Bu da ayrı bir araştırma konusu…

Önceki İçerikBeyaz Zambaklar Ülkesinde
Sonraki İçerik“Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım” Yeniden Sahnede
Ayşe Dural
Saint Benoit mezunu. Bu okulda Fransızca ve İngilizceyi öğrendi ve çok sevdi; özellikle Fransızcayı. Sonrasında Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi’ni bitirdi. Eğitim hayatına İstanbul Üniversitesi İşletme İktisadı Enstitüsü’nde devam etti. Çalışma hayatına Garanti Bankası Halkla İlişkiler Bölümü’nde başladı. Sonrasında dergiciliğe adım atarak Gelişim Yayınları’nda çalışmaya başladı. Türkiye’nin ilk “copyright” dergisi Marie Claire’de çalıştı. Suha Arafat’tan Orhan Pamuk’a kadar pek çok kişiyle söyleşiler yaptı, kadın hakları konusunda araştırmalar yaptı, modayı yakından takip etti. AMICA, BIBA gibi dergilerde çalıştı. Yazı İşleri Müdürlüğü yaptı. 2000-2006 yıllarında The Gate dergisinin yayın yönetmenliği yaptı. Koç Holding’in Bizden Haberler dergisinin yayın yönetmenliğini üstlendi. Daha sonra PR ajanslarında Medya İlişkileri Yönetmeni olarak çalışmaya başladı. Böylece artık haber yapmayacak, ama haberi gazetecilerle paylaşacaktı. İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti projesinin medya ilişkileri yönetmenliğini üstlendi. Yasemin Sungur’la birlikte Kültür Sanat Ajansı’nı kurdular. Kitap editörlükleri yaptı. Dural, basında ve halkla ilişkiler konusunda edindiği tecrübe, bilgi ve deneyimi, danışmanlık, eğitim ve seminerler aracılığı ile yeni nesillere aktarmakta ve martidergisi.com için röportajlar yapmaktadır.