Hayat Bir Sınav mı?

İnsanlık, uzun zamandır hayatı bir sınav olarak görme eğiliminde. Sanki Tanrı bireylerin ne kadar layık olduğunu görmek için onları sınavlara tabi tutuyor gibi bir anlayış hâkim. Ancak bu bakış açısı, evrenin ve yaratılışın temel doğasını anlamaktan uzaktır. Hayat bir sınav değildir. Hayat, büyümenin, öğrenmenin ve evrensel sevgiyle kucaklanmanın bir deneyimidir. Düşünün, bir çocuğun ilk adımlarını atarken defalarca düşmesi onu başarısız mı yapar? Yoksa bu, onun yürümeyi öğrenme sürecinin bir parçası mıdır? Hayat da böyledir. Her adım bir öğrenimdir, her düşüş bir öğretmendir. Siz de bu süreçte desteklenen ve sevgiyle kabul edilen bir yolcusunuz.

Peki, yargı var mı?

İnsanın kendi kendine yarattığı yargılamalar dışında hiçbir yargı yoktur. Evrende yalnızca saf kabul ve koşulsuz sevgi vardır. Siz, şu an olduğunuz halinizle tam ve yeterlisiniz. Bu mükemmellik, sizin özünüzde mevcuttur ve asla sorgulanmaz. Bir düşünün: Doğanın sizi yargıladığı bir an oldu mu? Güneş, her sabah herkese eşit doğar; ağaçlar, kuşlar arasında seçim yapmaz. İnsan ise kendine yargılar yaratır. Bir zamanlar, yaptığım bir hata yüzünden kendimi günlerce suçlamıştım. Ancak içimde bir ses, bana bunun bir öğrenim olduğunu ve özümün bundan etkilenmediğini fısıldıyordu. İşte bunu anlamam epey zamanımı aldı, anladığımda ise gerçekten özgürleştim.

Zorlukların amacı nedir?

Zorluklar, insanın büyümesi ve kendi potansiyelini keşfetmesi için birer fırsattır. Her acı, her engel, bir armağan taşır. Bunu fark etmek kolay olmayabilir, ancak her deneyim size kendi gücünüzü, cesaretinizi ve sevme kapasitenizi gösterir. Tıpkı tohumun karanlık toprağı delip güneşe ulaşması gibi, zorluklar da sizin büyüme yolunuzdur. Bir arkadaşım, çok sevdiği işini kaybettiğinde dünyası başına yıkılmış gibi hissetti. Ancak bu kayıp, onu hayal bile edemediği bir kariyere yönlendirdi. Bugün, o dönem yaşadığı acılara şükranla bakıyor. Zorluklar, sizi sadece ileriye taşımak için gelir.

Bu bir ceza mı, yoksa bir seçim mi?

Hayatta yaşanan zorluklar, ceza değildir. Hiçbir şey size dayatılmaz. Aksine, ruhunuz bu deneyimleri büyümek ve gelişmek için seçer. Her seçim, size kendinizi yeniden keşfetme şansı sunar. Bir dağa tırmanmak, zirveye ulaşmak için seçilmiş bir yoldur. Yolda karşılaşılan taşlar ya da eğimler, bu yolculuğun bir parçasıdır. Tıpkı bir sanatçının boş bir tuvali renklerle doldurması gibi, ruhunuz da bu zorluklarla kendisini yeniden şekillendirir. Geçmişte, yaşadığım büyük bir hayal kırıklığı, bana kendimi tanıma şansı verdi. Bugün geriye dönüp baktığımda, bu deneyimin beni nasıl daha güçlü biri yaptığını görebiliyorum.

Sonlar neyi ifade eder?

“Başlangıç dediğimiz şey sıklıkla bir sondur. Ve bir son yaratmak, bir başlangıç yaratmaktır. Son, başladığımız yerdir.” –T.S. Eliot

Bir şey sona erdiğinde, genellikle hüzün ya da kayıp hissi yaşanır. Ancak farklı bir açıdan  bakıldığında, her son bir başlangıçtır. Doğa bize bunu sürekli hatırlatır. Solan bir çiçek, toprakta yeni bir yaşamın tohumlarını bırakır. T.S. Eliot’un dediği gibi: “Son, başladığımız yerdir.” Her bitiş, bir dönüşüm sürecidir ve bu süreç sizi daha yüksek bir anlayışa taşır. Yakın zamanda, bir arkadaşım yıllardır yaşadığı şehirden taşınmak zorunda kaldı. Bu, onun için bir son gibiydi. Ancak yeni şehirde karşılaştığı fırsatlar ve insanlar, onun hayatında yeni bir sayfa açtı. O zaman anladık ki, sonlar aslında yeni başlangıçların kapılarıdır.

Hayatı nasıl görmeliyiz?

Hayatı bir sınav olarak görmek yerine, bir yolculuk olarak görmeyi seçebilirsiniz. Bu yolculukta, her deneyim sizi daha yüksek bir farkındalığa, daha derin bir sevgi anlayışına ulaştırır. Yaşadığınız her an, evrenin size sunduğu bir hediyedir. Tıpkı bir nehrin yolculuğu gibi, hayat da durmaksızın akıp gider ve her dönemeç yeni bir manzara sunar. Unutmayın, şu an olduğunuz halinizle değerlisiniz. Yol boyunca öğrendiğiniz her şey, sadece sizin için değil, bütüne katkıda bulunur.

Bu yolculuğun bir parçası olmak, evrene armağanınızdır. Harekete Geç eğitiminde ilk dersten itibaren anlattığım gibi yoldayız ve yolcuyuz…

Önceki İçerik2025’in Yeni Kitapları
Sonraki İçerikMartı’da Kültür Sanat Etkinlikleri
Yasemin Sungur
Yıllar önce okul dönemimin bittiğini söyleseler de ben hayatın tutkulu bir öğrencisi ve seçip aldıkları, özünden kattıkları ile sen izin verirsen ben bir rehber. Ben bir Özgür Martı. Ben bir düşleyen. Kanatlarım ile gelişime, paylaşıma ve değişime keyifle uçarım. İçimizde yaşayan gerçek Martı Jonathan’lara ulaşmak için MartiDergisi.Com’u uçurdum. Şimdi hep birlikte uçuyoruz. Kitapdaşlarımla birlikte Kitap ile Sohbet ederim ve onları İstanbul Oyuncak Müzesin de baş konuk olarak ağırlarım. Oyun oynamayı bırakmadım. Hayatı kelimeler ile anlatmayı, yazmayı ve onların büyüsüne kapılıp Yaz(ı) Kamplarımı keşfe dönüştürmeyi bilirim. Harekete Geçmeyenleri enerjimle uyandırırım. Sevgiyle nefes alıp, şiirle güne başlarım. Aşk ile Can oğlum ve Ceren kızımla, evrende hayat bir başka güzel. Şükür...