“Bu kitap bittiğinde, senin yolculuğun başlıyor.”
Clarissa Pinkola Estés, Kurtlarla Koşan Kadınlar kitabının son sözünde, okurun bu hikâyelerden ders çıkarmasını, ancak bunun yeterli olmadığını vurgular. Bilgiyi içselleştirmek, onu yaşamak ve kendi mitini yaratmak gereklidir.
İşte bu yüzden “İlaç Olarak Öykü” başlığı altında, masalların ve mitlerin yalnızca bir anlatı olmadığını, aynı zamanda bir şifa kaynağı olduğunu anlatır. Çünkü masallar, biz fark etmesek de, bilinçdışımıza fısıldayan ve ruhumuzda bir dönüşüm yaratan anlatılardır.
Peki, bir öykü nasıl ilaç olabilir?
Öykülerin Şifası: Neden Hikâyelere İhtiyacımız Var?
“Kadınların ruhu, tıpkı kurtlar gibi güçlü, yaratıcı ve özgürdür. Ama bu güç onlardan çalındığında, vahşi kadın unutulmuş, bastırılmış bir hale gelir.”
Her masal, bir içsel yaraya merhem sürer. Jungiyen psikolojiye göre, öyküler bilinçdışımızda saklanan unutulmuş parçalarımızı geri getirir ve bizimle konuşur. Estés’e göre, kadın ruhu anlatılarla iyileşir, tıpkı bir ilacın yaraları sarması gibi. Öykülerin şifalandırıcı gücü üç temel ilkeye dayanır:
1. Öyküler Ruhun Haritasıdır
Hayatın akışında kendini kaybettiğinde, bir masalın içinde kendine dair bir işaret bulabilirsin. Bazen bir cümle, bazen bir karakter, bazen de hikâyenin tamamı ruhunda yankı bulur.
- Vasilisa’nın Bilgeliği, korkularıyla yüzleşen her kadının yolculuğunu anlatır.
- İskelet Kadın, aşkın ve ruhsal dönüşümün döngüsünü gözler önüne serer.
- La Loba, kadının kendini yeniden yaratma sürecini sembolize eder.
Masallar, içsel yolculuğumuzun haritasıdır.
2. Öyküler Sezgileri Uyandırır
Günümüzde birçok kadın, sezgilerinden kopmuş ve yalnızca mantıkla hareket etmeye zorlanmıştır. Modern hayatın koşuşturmacasında, iç sesimizi bastırırız, hissettiklerimize güvenmeyiz ve çoğu zaman içgüdülerimizi yok sayarız.
- Mavi Sakal masalındaki genç kadın, iç sesiyle tehlikeyi sezmek yerine, ona gözlerini kapattığında nasıl bir tuzağa düştüğünü görürüz.
- Baba Yaga, sezgilerini kullanan kadına bilgeliğin kapılarını açar.
Masallar, sezgileri tekrar canlandırır ve kadınları kendi iç seslerini dinlemeye çağırır.
3. Öyküler Kimliğimizi Yeniden İnşa Etmemizi Sağlar
Öyküler, yalnızca bir anlatı değildir. Onlar, kim olduğumuzu hatırlatan aynalardır. Kadın, kendi hikâyesinin kahramanı olduğunda, içsel yolculuğuna bilinçli bir şekilde devam edebilir.
- La Loba masalı, kadınların ruhsal yolculuklarında kendilerini yeniden doğurmaları gerektiğini anlatır.
- İskelet Kadın, bir şeylerin ölmeden yeniden doğamayacağını gösterir.
Masallar bize kendi gücümüzü hatırlatır.
Kendi Mitini Yarat: Senin Hikâyen Hangisi?
Clarissa Pinkola Estés, kitabın son sözünde şu mesajı verir:
“Kadınların ruhu, öykülerle yeniden canlanır. Çünkü onlar yalnızca geçmişin anlatıları değil, aynı zamanda geleceğin de rehberleridir.”
Bu kitap, yalnızca bir okuma deneyimi değil, bir başlangıç noktasıdır. Ama yolculuğun devam ediyor. Kendi hikâyeni yazmaya başlamak için kendine şu soruları sorabilirsin:
- Hangi masal seni en çok etkiledi?
- Hayatındaki “Mavi Sakal” kim? Sezgilerini ne kadar dinliyorsun?
- Hangi kaybolmuş kemiklerini toplamalı, hangi ruhsal şarkıyı söylemelisin?
Öyküler yalnızca anlatılmaz, yaşanır. Kendi mitini yazmaya cesaret et.
Sen de kendi ruhunun yolculuğuna çıkmaya hazır mısın?




















