Covid-19 Salgınının Sanat ile Terapisi

Covid 19 pandemisi 1.5 yıldan fazla süredir hepimizi çok yordu. Dünya Sağlık Örgütü ve dünya genelinde kamu sağlığı yetkilileri tarafından çeşitli önlemler alınmaya çalışılsa da, çeşitli ilaçlar denense veya aşı ile çözüm bulunmaya çalışılsa da virüsün niteliğinden kaynaklanan hızlı yayılım ve ağır klinik seyir pandemi ile mücadeleyi zorlaştırdı ve bu sürecin uzamasına neden oldu. Hepimizin stresi, hastalanma veya ölüm korkusu arttı. Kendimiz veya hepimizin bir yakını hastalandı veya vefat etti. Belki bir kısmımız işlerimizi kaybettik veya işlerimiz bozuldu. Belki de yaşamımız alt üst oldu. Dünya Sağlık Örgütü tarafından tanımlanan “Sağlık, bedenen, ruhen ve sosyal yönden tam bir iyilik halidir.” tanımını çoğumuz kaybettik. Zaman her türlü felaketin bir şekilde üstesinden geliyor. Bizde bu pandemi sırasında daralan ruhumuzu rahatlatmanın yollarını aramaya başladık. Sanal müzelerde gezdik, daha fazla sinema izledik, konser salonları odamızın içine kadar geldi, sanal ortamlarda sanat galerilerini gezdik, daha fazla müzik dinledik. Bunların hepsi sanattı. Bir süre sonra bunların bizleri daha da rahatlattığını anladık. Salgında sanatın terapi etkisini geçte olsa fark etmiştik.

Sanat terapi; iletişim mekanizmaları yoluyla ifade edemediğimiz veya zorlandığımız duyguların sembollerle, imajlarla, çizimle, renklerle, resimlerle, teknolojik gelişmelerin kattığı video, müzik, hareket, dans, senaryolaştırma ve canlandırma gibi çeşitli yollarla sanatın, o büyüleyici huzur veren gizemli yönü ile tedaviye katılmasıdır.  Sanat terapi, fiziksel, zihinsel veya duygusal sorunları, hastalıkları ve bozuklukları çeşitli mekanizmalar yoluyla iyileştirmeye çalışır.

Sanat, yüzyıllardır tedavi edici bir öğe olarak bilimin desteğiyle insanlarla buluşmuştur. Belki de pandemi ile daha sıkça duymaya başladığımız sanat terapinin geçmişi insanlık kadar eskidir. “Sanat terapi kavramı” her ne kadar yeni bir yaklaşım gibi görünse de; müzik, resim, dans, fotoğraf, tiyatro, görsel sanatlar gibi sanatların  istenmeyen negatif duyguları iyileştirdiği ve daha iyi hissettirdiği üzerine çalışmalar çok önceden de yapılmıştır. Pandemi sürecinin her açıdan üzerimizdeki yıkıcı etkisi bize sanat terapiyi yeniden hatırlatmıştır.

Sanat terapi psikoterapiye benzer. Psikoterapi, bireylerin duygusal ve davranışsal sorunlarının çözümü, ruh sağlıklarının geliştirilmesi ve korunması için çeşitli teknikler kullanır. Sanat terapi de bir destek mekanizması ve bir iletişim aracı olarak sanatı kullanır. Sanatın tüm disiplinleri adeta bir terapidir. Resim yoluyla terapi; duyguların resim, çizim, boyama gibi sanat yoluyla dışa vurumu sağlanmasıdır. Duygular resim yoluyla sözsüz olarak daha kolay anlatılır. Zihinsel sorunları çözmede müziğin etkin bir tedavi yöntemi olduğu, zekânın kalitesini arttırdığı, müzikle yapılan tedavilerde müziğin içe kapanıklığı, dürtüselliği azalttığı, rahatlama sağladığı tespit edilmiştir.

Fotoğraf çekmek ona odaklanmak bir terapi olduğu kadar o fotoğrafların anlatımlarından yola çıkarak ruhumuzu dinginleştirir. Seramik, heykel, tasarım, mimarlık gibi görsel sanatlarda terapi ise sembolizm aracılığı ile dile getirilir. Kitap okuma ise belki de en çok başvurduğumuz terapi çeşididir. Okuyup anlayarak kazanılan perspektifler kişinin kendisini veya karşısındakini daha iyi çözümlemesinde katkıda bulunabilir.  Yazarak terapi ile ön plana çıkan iki modelle engelleyici ve bilişsel güç mekanizmaları ile altta yatan sorunların çözümüne katkıda bulunur. Dans terapi ise kişinin kendi hareketlerinin farkına vardığı, kişinin kendi hareketlikleri aracılığıyla kendini tanıyabilmesi ve duyabilmesidir.

Sanat terapide temel kavram, duyguları dengelemeye, stresi azaltmaya ve yaratıcılığımızı keşfetmeye yardımcı olmaktır. Sanat bize bilimin ve matematiğin yapamayacağı şeyleri öğretebilir, bize problemlerin birden fazla cevabı olabileceğini, küçük değişikliklerin büyük etkileri olabileceğini ve sanat yoluyla kelimelerle ifade edilemeyen şeyler söyleyebileceğimizi hissettirebilir.  Pandemi kısa sürede bitmeyecek. Daha fazla yıkıcı etkilerini önümüzdeki yıllar içinde daha fazla hissedeceğiz. Eğer bu belirsiz zamanlarda kendimizi yıpranmış hissediyorsak kendimize uygun bir sanat terapisini deneyebiliriz. Kendimizi sanat yoluyla ifade etmek, kaygılarımızı hafifletmek veya bırakmak ve tüm bu kötü haberlerden bir nebzede olsa uzaklaşmamıza neden olacaktır.

ALİ İHSAN ÖKTEN

Önceki İçerikOtomatik Hayatlar
Sonraki İçerikBlack Friday’de Hangi Web Sitelerinde İndirim Oluyor
Ali Ihsan Okten
1963 yılında Tarsus’ta doğdu. İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nden 1988 yılında mezun oldu. 1991-1997 yılları arasında Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi Nöroşirürji Kliniğinde Beyin Cerrahi ihtisasını tamamladı. 2011 yılında Sağlık Bakanlığının sınavlarını geçerek Adana Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi Beyin Cerrahi Kliniği Eğitim Görevlisi, 2013 yılında aynı kliniğin eğitim ve idari sorumlusu oldu. 2015 yılında doçent unvanı aldı. Sağlık Bilimleri Üniversitesi Adana Şehir Eğitim ve Araştırma Hastanesi Beyin Cerrahi Kliniğinde Eğitim Sorumlusu olarak görevine devam etmektedir. Bilimsel hayatı dışında, fotoğraf ve sanatı ile de ilgilenerek, bugüne kadar bir çok farklı fotoğraf projesi çalışmış ve bir çok yerde fotoğraf sergisi ve sunumu yapmıştır. Fotoğraf sanatı üzerine yazdığı “Fotoğraf Yazıları”, “Fotoğrafın Eleştirel Gücü” isimli kitapları, ayrıca Çukurova Üniversitesi eski rektörü Prof. Dr. Can Özşahinoğlu’nun yaşamını fotoğrafladığı ve yazdığı “Yetişmiş İnsanın Gücü: Prof. Dr. Can Özşahinoğlu” kitabı ve Dr. S. Haluk Uygur ile birlikte Çukurova Tıp Tarihi üzerine editörlüğünü yaptığı “İlk Çağlardan Günümüze Çukurova Tıp Tarihi” kitapları bulunmaktadır. İçinde söyleşi ve yazılarından örneklerinde olduğu Tekin Ertuğ’un yazdığı “Işıkla Resmedenler-8; Ali İhsan Ökten” kitabı, “Bir Cerrahın Kaleminden-Tıp, Sanat ve Sağlık Politikaları” ve Arap Alevi kültürü üzerine yazdığı “Anadolu’nun Sırlı Aynası: Arap Aleviler/Nusayriler” kitapları mevcuttur. Evrensel Kültür, Yeni e, Aratos, Tıp Dünyası, İFSAK dergi, Fotoiz, Fotoritim, Altınşehir Adana, Altınrota, vb. bir çok dergide yazılar kültür, sanat, fotoğraf üzerine yazmıştır. Ali İhsan Ökten, bir çok defa TTB Delegasyonu, Adana Tabip Odası Onur kurulu üyeliği, 2012-2014 ve 2016-2018 dönemlerinde Adana Tabip Odası Başkanlığı, 2018-2020 dönemi Adana Tabip Odası Yönetim Kurulu üyeliği yapmış olup halen Türk Nöroşirürji Derneği Sekreteri ve Türk Tabipleri Birliği 2. Başkanı olarak görev yapmaktadır.