2022’ye Girerken

Hint tanrısı Şiva ile tanrıçası Parvati’nin 2 oğlu varmış. Bu iki evlat anne ve babasının ilgi ve sevgisini çekmek için kıyasıya yaraşırlarmış.

“Hangimizi daha çok seviyorsunuz?”

“Beni mi daha çok seviyorsun yoksa kardeşimi mi?”

Gel zaman git zaman anne ve baba bitmeyen, azalmayan kıyasıya bu rekabetten hayli sıkılmışlar. Sabırları dolmak üzereyken her iki oğlanı da huzurlarına çağırmışlar. Bunu duyan ahali yerinde durur mu? Hemen kabul salonunda yerlerini almışlar, pür dikkat olanları izlemeye koyulmuşlar.

Şiva her iki oğlunu da karşısına alarak:

“Artık yeter, büyüdünüz. Bu sorununuzu kalıcı olarak çözmenin vakti geldi de geçiyor bile.”

Oğlanların gözleri merak ve hayretle büyümüş. Şiva ciddiyetle devam etmiş:

“Kim ki Dünyanın etrafını üç kez dolaşıp buraya ilk döner, O en sevdiğimiz oğlumuz olacak.”

Bunu duyan ilk oğlan -kazanacağından oldukça emin- miskin kardeşine bir göz atmış. Ve hızla yola koyulmuş, çevik bir hareketle fırlayıp gözlerden kaybolmuş.

Ahali şaşkın, ikinci oğlanda tık yok. Şaşkın bakışlar altında yavaşça yerinden kalkmış ve anne babasına yaklaşmış. Herkes nefesini tutmuş olanları izlemekte. Anne ve babasının etrafında tam 3 kez döndükten sonra, “Bana Dünya’nın etrafını 3 kez dönmemi söylediniz, ben de bunu yaptım çünkü benim dünyam sizsiniz” demiş.

Kıssadan hisse, kibir belki de yaratıcılığımızın önündeki en büyük engeldir, ne dersiniz?

Sizlerle yeni yıl dileklerimi bu hikâye üzerinden paylaşmak isterim.

  • Öncelikle yaratıcılığımızın tavan yaptığı bir yıl olsun. İlham perilerimiz hiç eksik olmasın.
  • Dünyamız olan insanların değerini bildiğimiz ve bunu gösterebildiğimiz bir sene olsun.
  • Bütün insanlık olarak evrenin merkezinin biz olduğu yanılgısından derhal ve acilen sıyrılalım. Ekosistemin parçası olduğumuz gerçeği aklımızdan hiç ama hiç çıkmasın…

Siz neler gördünüz bu öyküde insanlığa, bize, size, 2022’ye dair? Paylaşır mısınız?

Ne demişler kıssadan hisse…

Şeyda Bodur

Önceki İçerikSevgili Huzur Lütfen Gelirken Umudu da Yanına Almayı Unutma…
Sonraki İçerikKitapları Neden Tekrar Okuruz?
Şeyda Bodur
Kendini anlatmak dünyanın en zor şeylerinden biri bence. Sürekli değişip dönüşürken, yaşam biteviye bizi şekillendirirken, sahi ben kimim? Değişmezlerim var mı, varsa neler? Dilerseniz beni yazılarımdan sizler tanıyın. Yine de beni heyecanlandıran kavramlar ortaya bırakayım, birer ipucu niteliğinde; Akdeniz, çiçekler, iletişim-İkizler burcu, Boğaziçi üniversitesi, kız kardeş, hak-miras, nezaket, ilk yaz, disiplin-aylaklık, Türk kahvesi, demli çay-simit, kiraz-karpuz, keyif, keşif, denge, dönüşüm, mistik, holistik, seyahat, sahici paylaşımlar, samimi sohbetler... Burada sadece yazmaktan ve okumaktan bahsetmek istiyorum. Neden mi yazıyorum? Biliyorum bencilce olacak, herşeyden önce bana iyi geliyor. Düşüncelerim netleşiyor, duygularım alan buluyor, sakinleşiyorum, sadeleşiyorum, “O”lanla hizalanıyorum, kendimi ifade ediyorum, üretiyorum, yaratıyorum, yüreğimi ortaya koyuyorum, yaşama katılıyorum, meydan okuyorum, “ben de varım” diyorum, belki ortaklık arıyorum ve daha nicesi...Satırlara sığmaz. Neden mi okuyorum? Sözü bir Usta’ya bırakmak istiyorum izninizle, ne bir kelime eksik ne bir kelime fazla... “Bütün iyi kitapların sonunda, bütün gündüzlerin, bütün gecelerin sonunda, meltemi senden esen, soluğu sende olan, yeni bir başlangıç vardır…” Edip Cansever