Yenilik yapmak, sağlam ve zorlu sorular sormayı gerektirir. Soru sormak, başlangıçta kolay gibi görünse de, sorunun içeriği ve açıklığı o kadar önemlidir ki, bazen sizin alacağınız kararlarda, cevaplardan çok, sorunun soruluş şekli bile etkili olabilir.
Rekabet, çevre, teknoloji ve beklentiler gelişirken; hiç bir iş, üretim ve ürün, ‘en iyi noktasında’ duramaz, barınamaz. İş yapıyorum, üretim yapıyorum diyen her kişi ve kurum, sürekli daha iyisini bulmak için, ileriye doğru gitmek zorundadır.
Doğrudan müşteriye fayda olarak ulaşan buluşlar, iyileştirmeler, başarının anahtarıdır.
Bunlar için de, her organizasyon beyin fırtınası toplantıları, komiteler ve pilot projeler organize edebilir. Ancak, yenilikçi ruhu sürdürülebilir kılmak, bambaşka yapılar, düzenekler gerektirir.
Aslında ve artık bunları herkes söylüyor, biliyor. Yalnız, fark yaratanlar ve gerçekten bunu sağlayarak daima mükemmel ürünlere, hizmete odaklanarak, bu kültürü tüm çalışan- paydaş ilişkilerine yansıtabilenler azınlıkta…
Buluşçuluk yolunda en önemli ve ilk adımlar;
“Nasıl daha yaratıcı, daha iyi ve etkin olabiliriz?” diye kışkırtıcı sorularla,
İçerde ve dışarıda, her adımda, yerken, içerken buluş yapacak fırsatlar için nefes alıp vermekle (adanmakla),
Gelişimi düzenli ölçmek ve iyileştirmekle atılır.
Bu yazıda ilk maddeye, belki de en önemlisine odaklanalım; “doğru sorular sormaya”…
Soru sormak, ilk algıda kolay gibi görünür. Peki, soru sormak gerçekten bir şey değiştirir mi?
Buna yanıtı şöyle vermek mümkün: Bu, tamamen sorunun:
a) İçeriğine
b) Karar vericilerin sorulara açık olup-olmamasına bağlıdır.
Bu da, aşağıdaki soruların çoğuna “evet” diyebilmeyi gerektirir.
- Başarıyı her bir bölüm, birim, kendimiz için nasıl ölçüyor ve anlıyoruz? Ölçüm, şirketin, projenin gerçek amacı veya bizim amaç vemisyonumuzla doğrudan ilintili mi?
- Düzenli olarak müşterilerin, takipçilerin, paydaşların ürün/hizmetler hakkında ne söylediklerini dinliyor, duyuyor muyuz?
Yeni trend ve beklentilerle ilgili araştırma yapıyor muyuz? - Liderlerimiz, karar vericiler, kendimiz olarak; yanlışlığı ispatlanmış şeyleri duymak ve düzeltmek üzere adımlar atmak için cesur ve açık mıyız?
- İçeriden gelen yeni önerilere, iç sesimize açık mıyız? Müşterilere daha iyi ürün/servis vermek amaçlı yenilikçi fikirlere her şeyden çok değer verdiğimizi yeterince hissedip, anlatıp, yansıtabiliyor muyuz?
- Şirket kültürümüz, kendi bakış açımız, yenilikçiliği içtenlikle teşvik edip, ödüllendiriyor mu? Gelişim, sürekli değişim, ilerleme için eğitim, olanaklar, düzenekler kurgulayıp, uyguluyor muyuz?
- Acılı da olsa, değişiklik yapmaya hazır mıyız?
- Gelecek için düşünme bilinç ve becerimiz (fütürist düşünmek) yüksek mi?
Ne demişler; soru aslında yanıttır. Etkin ve akıllı soru sormak, yeni çağın en önemli yetkinliklerinden biridir.