Yaşamda konuşarak mı? Yoksa gözlemleyerek mi? Bir çok şeyi öğreniriz.
Doğuştan gelen göstererek anlatma metodumuzu, ne zaman kaybettik?
Gözlemleyerek neleri öğreniriz?
Peki gözlemlemek nasıl bir şeydir? Önce kendiminkileri paylaşmak istiyorum.
Her gün aralıksız yaptığım alışkanlığım, uyandığımda pencereyi açıp gökyüzünü ve akşamda yıldızları gözlemlemektir.
Çünkü bu bana o gün için nasıl giyinmem konusunda yardımcı olmaktadır.
Sonra evden çıkarım. Sokaktaki hayvanları, ağaçları, böcekleri ve insanları gözlemlerim. Ardından, vapura binerim. Denizi ve martıları gözlemleme işi başlar J ki bu en keyiflisidir. Gözlerim ile İstanbul’a bakarken zihnim ile İzmir’i gözlemlerim… Tüm bu süreçte konuşma yoktur sadece gözlemleme işi vardır. Yaşamda yapılan tüm olayları, hareketleri ve durumları kendi ihtiyacımıza göre gözlemleyip, kayıt etmeye başlarız.
Çocuklar ve gençlerde de etkili öğrenme yolu; gözlemlemektir. Onlara anlatacağınız her şeyi sözlü olmanın dışında birde göstererek anlatın. Onların gözlem yapmalarına fırsat sağlayın.
Bunu yapacak beceriniz yoksa bir uzmandan yani Öğrenci, Kariyer ve Yaşam Koçlarından yardım alın.
Aslında doğaya da baktığımızda hayvanların da yaşam ihtiyacına ulaşması için gözlemleme metoduna başvurduğunu görmekteyiz.
İşte size doğadan harika bir örnek J
Olay 1921 yılında İngiltere de geçiyor. Swaything’de evlerinin önüne süt bırakılan insanlar garip bir durumla karşılaşıyorlar. Birileri kapının önüne bırakılan şişe sütlerinin ince alüminyum kapağını delip sütün kaymağını yemeye başlıyor. Önce çocuklardan kuşkulanıyorlar. Sonra akıllarına daha başka zanlılar geliyor. İşin ilginç tarafı bu garip durum çevre kasabalarda da görülmeye başlıyor. Kimse bu kaymak hırsızlarının kim olduğundan emin değildi. Sanki giderek büyüyen bir çeteymiş gibi görünüyor. En sonunda suçlular bulunuyor; mavi baştankaralar. Süt şişelerine konuyor, kapağı deliyor ve sütün kaymağını yiyorlardı. Mavi baştankaraların bu davranışı İngiltere ile sınırlı kalmadı. Bir süre sonra Avrupa’da da görülmeye başladı. Mavi baştankara kuşları bunları birbirlerine öğretmekle kalmayıp başka kuş türlerine de örnek oldular. 1945’e gelindiğinde yani 24 yıl sonra aralarına ispinozların, kızıl gerdanların ve sığırcıkların da bulunduğu 11 kuş türü kaymak çalmayı öğrenmişti. Böylesi bir davranış ancak gözlem yapı öğrenerek yapılabilirdi. Uzun lafın kısası; Kuşlar öğrenebiliyordu.
Bizler de tıpkı kuşlar gibi gözlem yaparak bir çok şeyi öğrenebilir ve öğretebiliriz.
Yeter ki içimizdeki merak ve öğrenme heyecanımızı, yaşam ihtiyaçlarımıza yöneltmeyi bilelim.
“İyi bir gözlemci tek bir ipucuna ulaştığında sadece olanları değil, ileride olabilecekleri de görebilendir.” Sherlock Holmes
Zeliha Dağhan