Sevgili Gülşah Elikbank ile yeni romanı Yalancılar ve Sevgililer hakkında daha raflara çıkmadan lafladık. Bu romanı yazdığının müjdesini yaz aylarında Kitap ile Sohbet grubumuzla Edebiyat Oteli’nde buluştuğumuzda vermiş ve içinden bir bölümü bize okumuştu. Roman 7 Kasım’da kitap fuarında okurlarla buluşuyor.
Bu roman zihnine nasıl düştü?
Romanya’ya ilk olarak 2004 yılında iş için gitmiştim. O zaman hayatımda yazarlık diye bir meslek de yoktu fakat ülkenin büyüsü, şatoları ve Dracula’nın gerçekliği beni çok etkilemişti. Yıllarca kafamın içinde dönüp duran, beni çağıran bir hikâyeydi bu. Sonunda 2014 yılında bu sefer bir roman yazmak için gittim Romanya’ya ve tarihi araştırmalarda bulundum. Epey kitap okudum. Kendimi hazır hissedince de yazdım.
Nasıldı yazma süreci?
Benim için uzun süren kısım hep araştırma ve karakterlerin duygusunu, ruhunu yakalama bölümü oluyor. Her romanımın kendi içinde bir dili, duygusu, atmosferi var. Onu yakaladıktan sonra yazmak çok kolay çünkü artık her kelimem o süzgeçten geçmiş ve belli bir bilince ulaşmış oluyor. Kendi özel hayatımda da duygularımı yoğun ve uçlarda yaşayan bir insanım, bu yazma sürecime de etki ediyor. Karakterlerimle içsel olarak bütünleşmeden yazmaya başlamıyorum bu nedenle.
Karakterler yakın çevrenden mi, tanıdık mı yoksa tamamen hayal ürünü mü?
Kitabın ana karakterlerinden diyebileceğimiz Vlad Tepeş yani Dracula, tarihi bir figür ama ben ona bir kahraman, bir ikon olarak değil bir insan olarak yaklaştım. Macerayı yaşayan Maya ve Elif ise çok bizden. Elif, çocuk yaşta cinsel istismara uğramış yaralı bir kadın ve Maya ilk aşkını yitirmiş, yönünü kaybetmiş bir genç kadın. İkisi zaten psikolog çıkışı tanışıyorlar. Kadınların yaşadığı, bu topraklara ait travmaları da ele alıyorum. Aslında bu aynı zamanda bir kadın hikâyesi. Erkek karakterimiz Kadir ise ailesi ile sorunlar yaşayan, sert ama içinde naif bir yan barındıran biri. Okurların onu da seveceğini düşünüyorum.
Fuara kitabı yetiştirmek ve okurla buluşmak nasıl bir duygu?
Aslında ben kitabı tamamlayalı epey oldu fakat bu sefer gönlüme tam uyan bir yayınevi bekledim. Geri çevirdiğim çok teklif oldu bu arada. Kırmızı Kedi ve İlknur Özdemir benim için önemli. Fuara yetişmesi ise çok hoş bir tesadüf oldu çünkü bu sene fuarın onur konuğu ülkesi Romanya ve yanılmıyorsam benim romanım Romanya ve Transilvanya’ya dair yegâne Türk romanı olacak fuarda. Okurlarla buluşmayı her zaman çok sevmişimdir ama bu kadar emek verdiğim bir roman sonrası buluşmak ayrı bir güzel olacak sanki.