Türkiye’de Bir Öğretmen Neler Yapabilir Hikayesi…

Türkiye’de bir öğretmen neler yapabilir ve 7’den 70’e binlerce kişi nasıl seferber olur merak ediyorsanız, sizi Reşadiye hikâyemizi okumaya davet ediyoruz.

Mayıs 2012 tarihinde İlk Teleskobum olarak bir kampanya düzenlemiş idik. Katılımcılar çocukluk hayallerini paylaşacak ve hayalini en çok kişiyle paylaşıp oy toplayan el yapımı bir teleskop kazanacaktı.

Kampanya tamamen bireyler hedeflenerek oluşturulmuştu. Zira teleskop sahibi olmak isteyen ama olamayan okullarımız kadar, bu okullarda veya astronomi ile hiç ilgisi olmayan okullarda okuyan öğrenci arkadaşlarımızdan birini teleskop sahibi yapabilmekti amacımız. O yüzden büyük hedeflerimiz yoktu.

Kampanya bir ay sürecekti ve en fazla 25 kişi katılsa 300-500 oy kullanılsa diye düşünüyorduk. Zira bu kampanyanın reklamını yapmak gibi ne bütçemiz ne de derdimiz oldu bugüne kadar. Her şey kulaktan kulağa yayılarak felsefesi ile ilerliyordu.

Bir kampanya düzenlerken ise amacımız hiçbir zaman bir şeyleri yarıştırmak olmadı. Amacımız hep gökyüzü sevgisinin paylaşarak çoğalmasını sağlamak oldu. Reklamını yaptığımız en önemli şey ise ‘Bilim’ idi. Çünkü bize göre bilim de sanat ve spor gibi toplumun ayrılmaz bir parçası, hayatın içinden bir parçası olmalı idi.

Kampanya başladığı ilk günlerden itibaren şaşırarak gelişmeleri izledik. Katılım yüzleri aşmıştı ve kullanılan oy sayısı çığlık gibi büyümeye devam ediyordu. Kampanya sürecinde sıklıkla şu cümleleri kurduğumu hatırlıyorum: ‘Neler oluyor?’ Bir ay tamamlanıp kampanya kapandığında 170 kişi bizimle çocukluk hayallerini paylaşmış ve toplamda 4.274 oy kullanılmıştı. Bu bizim için büyük rakamdı.

Başlangıçta hediye etmeyi düşündüğümüz 4,5 inch el yapımı teleskop yerine 6 inch el yapımı teleskop vermeye karar vermiştik. Zira kampanyayı önde götüren ilk üç kişi de, teleskopu okullarda kullanacaklarını belirtmişlerdi. 4.5 inch teleskop hediye etmeye gönlümüz razı olmamıştı.

Haziranda kampanya sonuçlandı. Birincilik Reşadiye- Tokat, ikincilik Samsun, üçüncülük ise İstanbul’un olmuştu. Büyük teleskopu kargoya verip yollamak olmazdı. Olmazdı çünkü bir teleskop için bir araya toplayan binlerce kişiyle kucaklaşmak, tanışmak, sohbet etmek, teleskopu ellerimizle teslim etmek, bir gökyüzü gözlem şenliği yapmak gerekirdi. Araya tatil girdi. Okulların açılmasını ve karşılıklı uygun zamanı bekledik.

Tüm Reşadiye halkı sabırsızlıkla teleskopu bekliyordu. Biz de bir an evvel gidebilmeyi…

Kasım’ın 19’u geldiğinde beklenen gün geldi. Reşadiye’ye gitmek üzere teleskopları yüklenip yola koyuldum.

Her ile yaptığımız yolculuk bizlere yepyeni tecrübeler kazandırıyor. Giderken biraz tedirgindim. Zira proje kapsamında ilk kez tek başıma gerçekleştireceğim bir etkinlik olacaktı ve tek başıma yapabilir miyim diye çekincelerim vardı. O minik, sıcak, samimi, sevimli Reşadiye’nin otogarına ayak bastığım ilk anda tedirginliğimin yersiz olduğunu fark ettim. Biraz zaman geçince ise bırakın yalnızlığı, binlerce olduğumu gördüm.

Azimli İsa öğretmenimizi destekleyen dostlarımızı zamanımız yettiğince ziyaret edip tanışma fırsatı buldum:

Foto Kerem- Keramattin Amca,
Ayakkabıcı- Erdener Eryılmaz,
Fıratpen Bayii- Sevgi Özdemir,
Berber- Murat Yıldırım,
Çağman Mobilya- Cem Çağman,
Selvi Eczanesi -Okan Selvi,
Halı Saha İşletmecisi- Ahmet Sağlam,
Reşadiye Meslek Yüksek Okulu- Sekreteri Abidin Ünal,
Cephane İletişim -Emre Çelik,
Gazipaşa Burhan Aras İlköğretim Okulu öğrencileri ve öğretmenleri,
Gazipaşa Burhan Aras İlköğretim Okulu Müdürü Ergül Ünal,
İlçe Milli Eğitim Müdürü Emin Küçük,
Reşadiye Anadolu Lisesi Müdürü Kazım Elmas,
Reşadiye Anadolu Lisesi İngilizce öğretmeni Yakup Çolak,
Ve burada ismi yer almayan yaklaşık 3.000 kişi…

Ve elbette ki tüm Reşadiye’yi seferber eden Fen Bilgisi öğretmenimiz İsa Arslan, tüm Reşadiye sağlık camiasını harekete geçiren İsa Hocamızın değerli eşi Arife Hemşiremiz, İsa öğretmenimin ‘O teleskop menimmmm’ diyen iki buçuk yaşındaki kızı Gülsüm, ışıl ışıl gözleri ile kapıdan ilk girdiğim andan beri gülümseyerek ve umut dolu gözlerle bakan yedi yaşındaki kızı Ayşe…

Hepsine ayrı ayrı sonsuz şükranlarımı sunuyorum. Reşadiye yolculuğu bana inandığım bir değerin hala hayatta olduğunu, Anadolu’muzda halen dimdik ayakta olduğunu bir kez daha gösterdi.
O değer ki: “Bir öğretmen bir toplumu sürükleyip götürecek kadar büyük bir yüreğe ve güce sahiptir. Yeter ki bir adım atsın. Ona inanan ve güvenen halk izini takip edecektir. İşte bu sebeple yeni nesil onların eseri olacaktır.”

İşte İsa öğretmenimiz o adımı attı. Ülkemizde bilim alanındaki çalışmalar (özellikle halka sunulan) sanat ve sporda olduğu kadar oldukça geri. Daha önce teleskop görmemiş bir topluma bunun önemini anlatabilmek, berberinden ayakkabıcısına kadar bilim için, eğitim için seferber edebilmek kesinlikle takdire şayan bir durum. Keşke pek sevgili ulusal basınımız, haber değeri yüksek emektar öğretmenlerimizin bu çabalarını görebilse…

O gece gerçekleştirilen gözlem şenliğine katılım 500’ü aştı. 3 saat boyunca teleskoplarımız bir saniye bile boş kalmadı. Çocuklarımızın dünyası bambaşka kapılara açıldı. Öyle güzel ve coşkulu bir kalabalıktı ki fırsat bulup bir tane dahi fotoğraf çekemedim. İlçemizin fotoğrafçısı Keramettin Amca çok güzel bir video çekimi yapmış. Kendisine tekrar teşekkür ediyorum.

Gecenin sonunda İlçe Milli Eğitim Müdürümüz Emin Hocamın şu sözleri kalbimin bir köşesine derince kazıldı: ‘Çocuklarımızın yolunu aydınlatan gözlerinizdeki ışık hiç sönmesin’

Değerli Emin Hocam, Ergül Hocam, İsa Hocam ve diğer tüm eğitimci arkadaşlarım, Oğuzhan kardeşim, Ülker Açık Yıldız kümesinin ışıltısını fark eden İlteriş kardeşim, o gece elimi hiç bırakmayan şu an ismini hatırlayamadığım küçük kız kardeşim, Jüpiter’in doğduğunu ilk gören ve yine üzülerek şu an ismini hatırlayamadığım küçük erkek kardeşim, yaklaşık iki buçuk sene evvel bir ışık yaktım. Işığı belli belirsiz idi. Kendini bile aydınlatmıyordu. Şimdi o ışık sizlerle büyümeye başladı. 70 milyona ulaşamayacağım, ışığım bir gün sönecek. Ama eminim ki sizlerin yetiştirdiği o güzel kalplerden biri o ışığı devir alıp taşımaya ve yaymaya devam edecek.

Sevgili Reşadiye halkı sizleri tanımış olmaktan büyük bir onur ve gurur duyuyorum. Sonsuz şükranlarımla…
Ve siz değerli Martı Dergisi okuyucusu dostlarım, bir gün yolunuz Tokat’a düşerse ilin en küçük, diğer ilçelerine göre daha az imkâna sahip, bir yamaca kurulmuş, köylüsünün tarım yapmak için çok da yeterli olmayan büyüklükte tarlalara sahip olduğu, yedi yaşındaki miniklerin yatılı bölge okulunda (YİBO) kalmak durumunda olduğu, eviniz kadar sıcak bu ilçeye yani Reşadiye’ye uğrayıp bir selam vermeyi unutmayın…

Önceki İçerikDenizde Bir Gün
Sonraki İçerikBen Başardım. Sıra, Tüm İsteyenlerde

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz