Sözde Değil Özde Mutluluk

Hayat içinde inişli çıkışlı yolları yürüyoruz, kimi virajlarda “Nasıl yaptım ben bunu?” dedirten şaşkınlıklar yaşarken, kimi zaman da bir başkasında görüp hayranlık duyduğumuz ve bizde “istesek de olmaz bu bende” dediğimiz bazı özellikler gündemimize oturuyor. Ya bunları birer dönüşüm yolculuğu olarak seçiyoruz ve ilerliyoruz ya da kendimizi etiketleyip konuyu oracıkta kapatıyoruz.

Biz burada konuyu biraz gelin açalım.

Nedir bu güçlü yanlar?

Kişiliğimizin hangi yönleri acaba?

Nasıl bulabiliriz güçlü yanlarımızı?

Peki bulsak da ne işimize yarayacak?

Koçluk mesleğine ilk adım attığım yıllar bu mesleğin aynı zamanda eğitimini vermek ve yeni koçların yetişmesine önderlik etmeyi gönlümden istemiştim. O zamanlar çok da farkında değildim eğitmenliğin güçlü yanlarımdan biri olduğunu. Kendimi tanıma ve potansiyelimi yaşamama büyük fırsatlar sunan koçluk mesleğimin yine güpgüzel hediyelerinden biri de güçlü yanlarımı keşfetmek oldu. Keşfettikçe derinleştim, derinleştikçe öğrendim, öğrendikçe anladım, anladıkça yaptım, yaptıkça ürettim, ürettikçe geçmişime izler bıraktım ve bırakmaya da devam ediyorum. Yine bu güzel hediyelerden biri de koçluk eğitimlerinde Güçlü Yanlar dersinin eğitmeni & fasilitatörü oldum. İnsanlara kendi güçlü yanlarını nasıl bulabileceklerini ve ne demek olduğunu aktarırken, her çalışmada katılımcılarımızla birlikte keşfediyor ve öğreniyoruz. Bu yazımda niyetim; biraz olsun bu konuda bilgini derinleştirebilmek ve kendi deneyimini yaşayabilmene vesile olmak. Çünkü biliyorum ki her birimiz çok özgünüz, güçlüyüz ve yaratım için belki de bazen sadece bir kıvılcım bekliyoruz. Kıvılcım olmaya geldim.

Çünkü…

Dünyada yaşayan insan sayısı kadar kişilik olduğunu psikoloji biliminde öğrendiğim gün bir kez daha bu konunun bir lebi derya olduğunu anladım. Bunca kişilik, bunca özgün yanlar. Hem birbirimizden çok farklıyız hem çok aynıyız. Burada iki kavramı netleştirmek konuları ayırmamda kolaylaştırıcı oldu belki senin için de öyle olabilir. Kişilik ve mizaç kavramlarını bir hatırlarsak;

  • Kişilik, insanın davranışlarına tutarlılık ve benzersizlik veren, bireyin göreli olarak kalıcı olan ayırıcı ve eşsiz özelliklerinin oluşturduğu bir örüntüdür. Kişinin özyapısına uygun kendine özgülüklerin tümü.

Mizaç ise kişinin doğuştan getirdiği, kendine özgü temel arayışları olan bireyin; duygu, düşünce ve davranışlarının temelinde yatan yapısal işlem çekirdeğidir. Yani Mizaç öz – çekirdek ve değişmez parçamız iken,

Mizaç                          …………  Çekirdek              ->    Değişmez

Eğitim, kültür, olaylar…………Toprak ve Çevre

Kişilik                          ………….. Ağaç-                  ->     Değişir

İçinde yoğrulduğumuz kültür, aldığımız eğitimler, yaşadığımız olaylar bunlara verdiğimiz anlamlar, tüm deneyimlerimizden bize kalanlar her biri o özgün kişiliğimizi oluştururken güçlü yanlarımız da bir bir örülmeye başlıyor.

Güçlü yanlar deyince Pozitif psikolojiden bahsetmemek olmaz.

1998 yılında Amerikan Psikoloji Derneği başkanı olan Martin Seligman’ın psikoloji alanına yeni bir bakış açısı bizleri Pozitif Psikoloji akımı ile buluşturdu. Psikolojinin ilk çıkışı temelde patoloji dediğimiz hastalıkları odağa alan ve kişinin semptomlarını ortadan kaldırmaya yönelik çalışmalar yapan bir bilim iken 2000’li yıllarda bu konuya biraz daha farklı bakmak ihtiyacı doğmuş ve Marthin Seligmen Pozitif Psikoloji bilimini ortaya koymuştur. Bunun iki altın misyonu vardı; biri insanların güçlü yanlarını ortaya çıkartıp ilgiyi ve enerjiyi bu yöne çevirebilmek ve ikincisi ise onları geliştirmeye odaklanmaktır.

Bir de buradaki pozitif kelimesini yeniden açıklamak gerekirse; Pozitiflik, kişinin olumsuzluğun da farkında olarak buna rağmen şimdiye ve geleceğe odaklanarak olumlu ruh halini iyi oluş halini oluşturması diyebiliriz.

Yani, sözde Mutluluk değil özde mutluluk

 Pozitif Psikolojide iyi oluş halinin, kişinin güçlü yanlarına odaklanması ile potansiyelini yaşayabilmesi, kendini gerçekleştirebilmesi olarak açımlayabiliriz.

Güçlü bir karakter özelliğinin bazı kriterleri Seligman ve Peterson tarafından şöyle tanımlanmış,

  • Kişinin birçok davranışında, düşüncesinde ve duygusunda bu güçlü yanların durum ve zaman değişse de genellenebilir olarak kullanılabilmesi,
  • Kişinin kendisi ve diğerleri için iyi yaşamın yaratılmasında katkıda bulunması
  • Bu güçlü yanlar ile elde edilen faydalı ve başarılı sonuçların kendi içinde ahlaki ve değerli olması

Seligman ve Peterson çalışmalarında değerli olan erdemlerin yönetilebilir bir listesini çıkarabilmek için çeşitli kültürlerde araştırmalar yapmışlar.  Bu kültürler arasında Çin, Hindistan, Roma ve bir takım Çağdaş Batı kültürleri de vardır. Oluşturdukları liste güçlü bir karakterin 6 özelliğini içeriyor: Bilgelik, Cesaret, Sevgi, Adalet, Ilımlılık ve Aşkınlık. Bu özelliklerin hepsi alt başlıklar içermekte (bknz aşağıdaki tablo)

Kendinizin güçlü yanlarını bulmak isterseniz https://www.viacharacter.org/  sitesine girebilir, dilerseniz sol üst köşeden dilini Türkçeye çevirip ücretsiz üye olup, ankete katılabilirsiniz ve soruları yanıtlamanız sonrası raporunuzu mailinize alabilirsiniz.

Mari Camgöz Pektezol

Önceki İçerikKurgu Dışı Edebiyat Kitaplarını Neden Okumalıyız?
Sonraki İçerikAyvalık 7. AIMA Müzik Festivali Başlıyor!
Mari Camgöz Pektezol
1976 İstanbul doğumlu, insan aşığı bir insan. Yıldız Teknik Üniversitesi İstatistik bölümü ve İstanbul Kültür Üniversitesi İşletme Yüksek Lisans Mezunu. Arel Üniversitesi Psikoloji Yüksek Lisans öğrencisi. Yaklaşık yirmi yıl süren kurumsal iş yaşamında farklı bölümlerde ve görevlerde yer aldı. İdari & Organizasyon, İnsan Kaynakları ve son on yılı Finans Yöneticiliği olarak süregelen kariyerine 2016 yılı sonunda yeni bir yön verdi. Neredeyse ilk gençlik yıllarından bugüne değin, hiç bitmeyen bir tutku ve merak ile, gelişime ve dönüşüme ilgi duydu. İnsanın; zihin, beden, duygu ve ruhu ile “bütün” olduğunu ilk keşfettiği 2005 yılında, yeni bir dönüşüm yolculuğuna başladı. Zaman içinde aldığı farklı eğitimler ile beslendi, aldığı bilgilerin birbirleriyle bütünselleşmesine önem verdi.Yazmayı ise ayrı sevdi, kitap okumaya aşık iken, yazarken yeniden yaşadığını keşfetti, yazarken yeniden yarattığını... Her yazı onu kendine daha da yaklaştırdı. Ve gün geldi yazılarından yeni bir “hayat” yeni bir kitap doğdu. Kitap adını kendi seçti, “El Yapımı Hayat” olsun dedi... 2014’de Yasemin Sungur ile hem yolları & hem de kalpleri buluştu. MARTIDAŞ olmayı çok sevdi, seviyor, hep de sevecek. Şimdİ yeni yazılar, yeni kitaplar ve yeni umutlarla yoluna devam ediyor.