Ben anlayamıyorum, sen anlayabiliyor musun?
Çok zengin, çok güzel bir dilimiz var. Ancak dil, öyle bir iletişim aracı ki, farklı kültürlerin, başka dillerin, teknolojinin, yaşantıların etkisi altına girebiliyor. Arapçadan Farsçaya, Fransızcadan İtalyancaya kadar birçok farklı dilden kelimelerin girdiği Türkçemiz, bugün bambaşka bir yöne doğru gidiyor. Hatta gitmekle kalmıyor, koşuyor. Üstelik bunun adı etkileşim falan değil. Bunun adı; dilimize yerleşen tehlike.
İnternet, sosyal medya ve dijital araçların yaygın kullanımının bir sonucu olarak farklı konuşma şekilleri, yeni argo kelimeler, değişik hitap tarzları ve kavramlar çıkıyor ortaya. Sosyal medyayı kullandıkça, kimin ne demek istediğini başlangıçta anlayamazken, artık sözcüklerin kısaltmalarına, sembollerine, İngilizce hâllerine alışmış durumdayız nedense de alışmakla kalmadık kanıksadık, alışmak zorunda bırakıldık sanki…
Ben uzun süredir doğru dil kullanımının mücadelesini vermeye çalışıyorum. Geniş kitlelerin kullandığı yanlış ifadelerin içinde boğulmamak için Türkçe’nin can simidine tutunuyorum. Kelimelerin kısaltılmış hali, başka dillerden bize geçen kelimelerin kullanılması, hatta uydurma kelimeler çok eski yıllarda da vardı. Örneğin ‘herıld yani’ ifadesi, 80’lerin sonlarında ortaya çıkmış, popüler kültürün doğurmuş olduğu ve televizyonun etkisiyle de birçok insanın diline yerleşmiş bir söz öbeğiydi. Ne anlama mı geliyordu? Kimilerine göre “Herhalde yani” nin kısaltılmış haliydi, kimilerine göre de tamam, peki manasına geliyordu. Sonra bu söz öbeği biraz daha pekişti: “Herıldın yani” oldu. Derken bir süre kullanıldı ama sonra unutuldu gitti. İyi ki de unutuldu.
Bugün ise geldiğimiz nokta çok farklı. İngilizce ve Türkçe kelimelerin bir arada yanlış kullanılmasının yanı sıra anlatım ve anlam bozukluğu dolu bir dil kullanıyoruz. Ben edebiyatçı veya dilbilimci değilim. Sadece sosyal medya üzerinden gelinen konuşma bozukluğunun ve bunun Türkçe’ ye verdiği zararın üzerinde durmak istiyorum.
“Geçmişte de Osmanlıca sözcükler vardı, Arapça – Farsça kökenliydi, sonrasında dilimize Fransızca sözcükler gelip yerleşti. Bugün de bunları kullanıyoruz, ne var bunda?” diyenleriniz olabilir. Dillerin birbiriyle etkileşimi farklı bir konu. Tüm dünyada bunun örnekleri var. Bir dilin kendine has özelliklerini unutarak bilerek ve isteyerek onu bozup yanlış kullanmak farklı bir konu.
Geçenlerde sosyal medyada küçük bir çocuğun videosu geldi önüme: “Mük bir tarif” diyordu. Anlayamadım. Mük, ne demek diye düşündüm bir süre… Çocuğun, çocuk olduğu için bir kelimeyi yanlış telaffuz ettiğini sandım. Sonra söylediği şeyin, yani mük’ün, mükemmelin kısaltılmış hali olduğunu öğrendim. Ve diğer –aslında kısaltma olmayan- kısaltmaları da…
Neler mi? Buyurun:
Yeni nesil kelimeler ve anlamları:
Efso: Efsane
Mük / müq : Mükemmel
Patso: Patates / Patates sosis
Güno: Günaydın
Bro: Brother / Erkek Kardeş / Kardeşim
Sista: Sister / Kız kardeş / Kız kardeşim
Popi: Popüler
Fav: Favori
Feno: Fenomen
Foti: Fotoğraf
Askheeem : Aşkım
Unf: Unfollow / Takip etmeyi bırakmak
Kank: Kan kardeş
Panpa: Kan kardeş ‘kankanın İngilizce q harfiyle yazılışının farklı bir türü
Date: Sevgili
Bu örnekleri çoğaltmak mümkün. Bir de özellikle sosyal medyada adeta bulaşıcı bir hastalık gibi yaygınlaşarak kullanılan ifadeler ve söz öbekleri var:
“Yine düştük buralara…”
“Bu çantaların yeni renklerine aşşırı düştüm yalnız…”
“Sen neyin kafasını yaşıyorsun abi?”
“Bu fotileri görünce gözyaşım pıt”
“Tatil perileri gelmiştir…”
“Tüm kebapları gömmüşümdür”
“İnanmıyorum gerçekten… Onunla mı evlenmiş? Ben şok, ben vefat.”
“Bu çocuk sana mı yükseliyor?”
“Gece gece kokorece yükseldim”
“Bu markanın güneş kremi aşşşırı iyii..”
“Aramamasına tilt oldum. Bu ne şimdi?”
“Böyleli elbiselerden istiyorum”
“Şöyleli resimler çiziyorum”
“Hastaneden çıktık. Şükür time”
“İki tane video attık, linç ettiniz”
“Linç tayfaları iş başında”
“Story’i görünce cringe damarım kabardı”
“Ben onu çok seviyoreee”
“Biraz da çeyizing alışverişi”
“Date’imle ilk tatil keyfisi”
“Böyle iyi, dewamke”
“Uzatma ok boomer”
“O kadar konuştun, r yaptın sonunda”
“Senden iyi vibe alıyorum”
“Bu hafta gülmeme challange’ı yapıyoruz”
Hadi İngilizce ’ye özendiniz, kısalttınız, yazdınız, Türkçe kelimelerin içinde q’nun, w’nun, x’in ne işi var? –ing takısı neyin nesi oluyor? Bir nevi instagram anlama sözlüğü gibi olduğu bu liste ama bunun fazlası da var maalesef. Hızlanan yaşam kültürü, internet ve sosyal medya kullanımının artmasıyla kelimeler bile kısaltılmış. Ne acı… İnsanlar İngilizce-Türkçe karışımı tuhaf bir dil üzerinden anlaşmaya çalışıyor. Ve bunu sosyal medya üzerinden sadece yazılı yapmakla kalmıyor, bu yukarıda saydığım kelimeler ve onlarcasından oluşan bir dili konuşuyor. Düzgün konuşmaya çalıştığınızda sizi kimse anlamıyor… Yeterince yabancı kelimeye maruz kalmış bir dili, canım Türkçemizi, bu kadar kötü hale getirmek niye? Kelime mi yok? Türkçe konuşmak mı istemiyorsunuz, anlamış değilim. Bu bir moda mı, akım mı, salgın mı?
Daha iyi okuyup, yazmak, konuşmak tüm derdim.
Daha temiz, daha anlaşılır, daha doğru bir Türkçe için tüm bu sitemim.
Şimdi dili doğru kullanmanın niyetine girsek, hemen şu anda harekete geçsek,
Pırıl pırıl bir Türkçe bekliyor bizi, eminim.
Zeynep Kıyak