Emre Kınay “çocuğumun rızkından çaldım” diyebilecek kadar cesur bir şekilde dişinden tırnağından arttırıp, yel değirmenlerine karşı müthiş bir mücadele vererek yaşatmaya çalıştığı DURU TİYATRO her gün elden gitme tehlikesi yaşıyor.
Ve Duru Tiyatro Oyuncuları sanki savaş yıllarındaymışçasına topların, tüfeklerin yaylım ateşleri altında tiyatro yapma, perdeyi kapatmama mücadelesi veriyor.
Çünkü tiyatro toplumun aynasıdır, çünkü tiyatro anarşisttir, çünkü tiyatro başkaldırıdır, çünkü tiyatro yaşam pınarıdır.
Zaten derin bir alt yapı eksikliği, kültürsüzlük ve bunun getirdiği varoş edebiyatının işgali altında olan genç toplum için önemli bir kurumdur tiyatro.
Televizyonlardaki 3-5 popüler insanın kazandığı maddi güç ve şöhret çoğu gencin başını döndürdüğünden zaten kısa yoldan başarıya yani paraya ve üne kavuşma isteğinin hiç bu kadar güçlü olmadığı günümüzde gerçek sanat hunharca öldürülmeye çalışılıyor.
Ortada gerçek bir cinayet var tüm polisiye roman yazarlarının aklına bile gelmeyen ve müthiş bir kurguyla sergilenen.
Bilgisayarın başına oturup;
“bu ay Martı Dergisi Okurları için hangi oyunu ya da oyunları yazsam diye hülyalara daldığımda cep telefonuma kötü haber tez elden ulaşıverdi” – Almanya’dan tiyatrom gelecek, siz şubat ayında çıkın.
Diyordu kendini Voyvoda zanneden bir okul müdürü((
Oysa biz sahnede 9 , sahne arkasında 6 kişi ve önümüzdeki koltuklarda binlerce kişiydik. Türkiye’nin çoğu yerinde ve Avrupa’da üç ülkede oynamıştık NAFİLE DÜNYA’ yı.
Tiyatro’nun diğer oyunu SONDAN SONRA başta “en iyi kadın oyuncu” olmak üzere bir dolu ödülle taçlandırılmıştı.
Tiyatro Oyuncuları dünyanın en zor işlerinden birini yaparlar. Ücret almadan geçen uzun ve meşakkatli prova süreci, hastalansan da, acılı da olsan sahneye çıkmak zorunda olduğun bir rol vardır. Ve sahne her zaman dediğim gibi “er meydanıdır”. Sonunda aldığımız “yevmiye” değildir bizi mutlu kılan. O son 30 saniyede aldığımız alkışlardır dayanılmaz hazzı veren))
O nedenle tiyatrolara gidin, evlerinize döndüğünüzde beş olarak geri gelin. Salonları doldurun. Doldurun ki sanat yaşasın. Sanat yaşamazsa sizler de yaşamazsınız…
NAFİLE DÜNYA
Içinde yer alıp oyunculuk yaptığım oyunu aşırı meth edecek kadar görgüsüz olmadığım için NAFİLE DÜNYA ile ilgili kısa bilgiler vermek istiyorum. Buyrun gelin seyredin, kararı siz verin Oktay Arayıcı’nın bundan 40 yıl evvel yazdığı oyun nasılda güncelliğini korumuş.
Polislik mesleğine otuzlu yaşlarında başlamış, doğruluk ve adaletten asla vazgeçmeyen bu sebeple de değişen ve yozlaşan topluma ayak uyduramayan Ramazan Komiserin trajikomik hikayesi son derece eğlenceli bir şekilde anlatılıyor.
Erdal Cindoruk, Emre Kınay, Selahattin Taşdöğen, Ayşe Erbulak (ben) Neslihan Yeldan, Başak Akan, Burak Bayer, Orkun Başarır ve Tamer Serkan Subaşı sahnede 2 saat boyunca yüksek performans sergiliyor.
Müzikler oyunun en başarılı noktalarından biri Bora Öztoprak yorumculuğu ve besteciliğin yanı sıra muhteşem bir müzikal adamı olduğunu kanıtlıyor bu oyunla.
Dekor Selahattin Taşdöğen, kostüm Nihal Kaplangı.
Reji Emre Kınay
Geliniz ve izleyiniz bizi 30 saniyelik alkışlarınızdan mahrum etmeyiniz