Hem işe girerken hem zam alırken erkeğe göre daha şansız konumda olan kadının bu pozisyonu, iş hayatı süresince devam edebiliyor. Evleniyor, eşlerden birinin iş konusunda fedakârlık yapması gerekiyorsa (tayin veya terfi neticesinde başka şehre ve hattâ başka ülkeye taşınma vb.), bu genelde kadın oluyor. Çocuk doğuruyor, gözü arkada kalıp iş hayatına ara veren yine kadın. Halihazırda 1 veya maksimum 2 çocuk doğurulan günümüz dünyasında, bakacak birileri bile olsa “anneliği” tatmak adına çalışmaya ara verebiliyor kadın.
Annelik kutsal, gel gör ki iş hayatı maalesef uzun süre ara vermeyi tolere edemeyecek kadar hızlandı. Çalışırken hamile kalan birçok hemcinsimizin yerine dönemsel eleman arayan kurumlar epeyce çoğaldı. İş garantisi yok. Hâl böyle olunca “Ben 1-2 sene işe ücretsiz ara versem” gibi düşünceler “Norveç’te mi yaşıyoruz yahu?” türünden espri konusu olabiliyor. O zaman kadın ya iş ya çocuk gibi katı bir tercihe zorlanıp çaresiz hissedebiliyor. Hangisinden yana oyunu kullanırsa kullansın, öbüründen yana içi sızlıyor.
Benim “YenidenBiz” derneği ile yolum, iş arama dönemim olan 2015 senesinde kesişti. İşe ara verme nedenim gönlümdeki işi yapabilmekti. Yalnız durum pek parlak görünmüyordu, kimse kollarını açıp beni beklemediği gibi iş görüşmelerinde sık sık “Neden finansı bırakıyorsunuz, üstelik kariyerinizin parlak bir yerinde?” gibi beni epeyce geren sorulara maruz kalıyordum. Anlaşılmamış olmak kötü. İtiraf edeyim, ‘Uzaylı Zekiye’ gibi hissediyor, içimden “Haklısınız, benimki de iş mi, Norveç’te mi yaşıyoruz yahu” demek geliyordu.
Bu arayış dönemimde, “Kadın kadının kurdudur”dan ziyade “Kadın kadının kız kardeşidir” anlayışından beslenen yakın arkadaşlarımdan biri, beni kadın istihdamına katkıda bulunan YenidenBiz’e yönlendirdi. Ne iyi yapmış! Fırsat eşitliğinden yana olan bu derneğin faaliyetlerini o gün bugündür takip ederim.
Sevgili Göknil (Bigan), ilk YenidenBiz toplantısına geldiğimde, salonda çeşitli nedenlerle iş hayatına ara vermiş, birikimini ve tecrübesini yeniden paylaşmak için can atan bir sürü kadınla karşılaşmıştım. Hatta içlerinden bir tanesi kendisine uymayan iş ilanını can-ı gönülden benimle paylaşıp beni hayli duygulandırmıştı. Burası bana “Yalnız değilsin” duygusu aşılamış, güven ve güç vermişti. Şimdi, YenidenBiz’in fikir annelerinden biri olarak sana sormak istiyorum, YenidenBiz nasıl doğdu? Doğum sancılı mıydı?
Ne de güzel ifade ettin sevgili Şeyda. ‘Yalnız değilim’ cümlesini her duyduğumda, ne doğru bir işe kalkışmışız hissiyle mutluluğum katlanıyor. Ben ilkinde çok erken işe dönen bir anne olarak ikinci hamileliğimde ara vermeyi seçtim. Çevremde bu kararımı sorgulayan hattâ yargılayan insanlar vardı ama ben doğru kararı verdiğimi düşünüyordum. Gerçekten de, çocuklarla geçirilen zaman bana da onlara da çok iyi geldi ama aktif çalışma ve üretme temposunu da kısa sürede özlemeye başladım. Tekrar iş fırsatlarına baktığım dönemde Ayşe (Güçlü Onur) ile yollarımız kesişti. Ayşe, işe yerleştirme danışmanlığı şapkasıyla benim gibi tecrübeli ara vermiş kadınların dönüş yolculuklarında kurumların bakış açıları nedeniyle varolan önyargı ve zorluklara çözüm bulma arayışındaydı. Melek (Pulatkonak) ve Didem (Altop) ile üzerine konuştukları fikir hayata geçer mi diye birlikte düşünmeye başladık, yeni oluşum fikri beni de çok heyecanlandırdı ve yola çıktık. Sancılı diyemem ama çok kolay da değildi. Herkes fikri ve misyonu duyduğunda heyecanlanıyordu ama özellikle kurumlar tarafında elini taşın altına koyarak sorumluluk alacak, başarı hikâyeleri yaratacak şirketlere, bunu destekleyecek liderlere ihtiyaç vardı. Biz 4 kişi başladık ama hızla gönüllü gücüyle büyüdük. Esra (Akın) ve Özlem (Yeşildere) aramıza katıldı, güçler birleşince daha hızlı yol almaya başladık ve işe dönüş başarı hikâyeleri oluşmaya başladı.
“Ne yazık ki çoğunlukla kadınlar, erkeklere nazaran iş hayatına “1-0” hükmen mağlup başlıyorlar.”
YenidenBiz’in adı tam da olması gerektiği gibi, ne kısa ne uzun. Âdeta misyonunu üzerinde taşıyor. Bu isim nasıl doğdu, isim annesi/babası kim?
Çok teşekkürler. Heyecanla çalışmaya başladığımızda hedefimiz netti, misyonu doğru anlatacak bir isme ihtiyacımız vardı. Bize inanan, gönülden destek olan kıymetli insanlarla yollarımız kesişti. Asuman Bayrak ve Muhterem İlgüner ile birlikte kurumsal kimlik çalışmamızı yaptık, isim babası Muhterem Bey demeliyiz. Hâlâ kullandığımız ilk sloganımız da ‘Ara verdik, geri geldik!’ olmuştur.
Biraz YenidenBiz faaliyetlerinden bahsedecek olursak, ne gibi alanlarda destekliyorsunuz adayı?
YenidenBiz olarak 7 yıl ve üzeri kurumsal hayat tecrübeli 1 yıldan fazladır çalışmayan kadınların işe dönüş yolculuklarına yoldaşlık ediyoruz. Farklı konularda eğitim, seminer ve workshop’ları içeren bir “Aday Geliştirme Programı”mız var. Hedef haritalama, mülakat çalıştayı, motivasyon, liderlik gibi kişisel gelişim temelli ve iş aramaya yönelik eğitimleri düzenli şekilde tekrarlıyoruz. Bunun yanında, günümüz iş dünyasına yönelik farklı başlıklara da yer veriyoruz. Çevik çalışma modeli, münazara teknikleri, dijital dönüşüm bunlardan bazıları. Networking buluşmaları yapıyoruz. Birbirinden öğrenen bir topluluğa dönüştük. İşe giren bir aday pozisyon açıldığında ilk dönüp bizim havuza bakıyor. Bu yıl 5. dönemine başlayacağımız mentorluk projemiz ile YenidenBiz adaylarına birebir mentorluk sağlıyoruz. Bu yıl ilk defa bir İstka projesiyle girişimcilik projesi yaptık. İsteyen adaylar dernek faaliyetlerinde gönüllü olarak çalışıyorlar. Gönüllülük programı YenidenBiz’in çok önemli bir kaynağı ve aynı zamanda değeri.
Sizin vasıtanızla iş bulmadım, ancak sizin yönlendirdiğiniz görüşmelere gittiğimde işveren “Neden ara verdin?” sorusunu sormadığı gibi beni “neden ara verdiğimiz”, “bu açığı nasıl kapatabileceğimiz” gibi telaşlı argümanlarla boğmadıklarını fark ettim. Daha çok özgeçmişim ve tecrübemle değerlendirdiklerini gördüğümde hayli şaşırıp rahatlamıştım. Bir önyargı duvarı yoktu önümde. Sanki firma ile olan önceki görüşmenizde bu konuda onları eğitmişsiniz gibi bu duvar bizim için sizler tarafından halihazırda aşılmıştı. Firmalar kısmından bahsedelim mi biraz, firmaları nasıl bulduğunuz, onlarla neleri paylaştığınız, kurumları nasıl bilinçlendirdiğiniz?
Kurumlarda son yıllarda bu konuya olumlu yaklaşımların arttığını gözlemliyoruz. Çokuluslu şirketlerde sadece kadın değil, erkekler için de kariyere verilen ara daha normal karşılanmaya başladı. Y ve özellikle Z ve sonrası kuşaklarda başlayan hayatı dengede yaşama arzusu, dolayısıyla da çalışanların işten beklentilerinin değişmesinin bunda etkisinin olduğunu düşünüyorum. İşe verilen ara bir hak olarak görülmeye başlandı. O zaman da aslında ara verdiğiniz dönemde ne yaptığınız önem kazanıyor. İş hayatına ara verip geri dönmüş YenidenBiz adaylarının başarılı işe geri dönüş hikâyeleri kurumlara anlatırken çok etkili oluyor. Öte yandan, bizim kurumlara gittiğimiz kadar kurumların da bize geldiği oluyor. Örneğin kadın çalışan oranını artırmak isteyen veya kadın çalışanlara yönelik kurum içi uygulamalar konusunda proje yapmak isteyen kurumlar bize ortak proje yapma önerisiyle de geliyorlar. Toplumsal cinsiyet eşitliği BM’in Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri arasında; dolayısıyla da bu konu aslında tüm sektörlerin tüm farklı büyüklükteki kurumların ve liderlerin ortak sorumluğu.
Kurumlar nezdinde önemli bir konu da, bir yandan iş hayatına ara vermiş ve işe geri dönmek isteyen kadınlara destek olurken aslında çok önemli şeyin kadınların ilk başta ara vermesine sebep olan uygulamaların aza indirilesi ve kadının iş hayatında sürekliliğinin arttırılması gerekliliği. Esnek ve uzaktan çalışmanın norm haline geldiği bu dönemde araştırmalar kadınların yüklerinin arttığını gösteriyor. Kurumların esnek/uzaktan çalışmayı nasıl uyguladıkları daha da kritik hale geliyor.
Bizlere “Kadının Adı Var” dedirtecek bir dernek hediye etmiş oldun. YenidenBiz’in sana hediyesi, katkısı ne oldu? Derneği kurma ve faaliyete geçirme süreçlerinde kendine veya hayata dair edindiğin önemli farkındalıklar neler oldu?
Harika bir soru. Gerçekten de, YenidenBiz’in bende, hayata, iş hayatına bakışıma çok etkisi oldu. Okuldan çıkıp çalışmaya başladığım günden itibaren değil durmak yavaşlamadan neye doğru ve neden olduğunu bazen bilmediğim bir koşturma ve hayat temposu içinde buldum kendimi. Ara verdiğim dönemde kendimi yeniden tanıdım, koçluk aldım, YenidenBiz sayesinde tanıdığım farklı ve renkli hikâyelerden gelen kadınlarla tanıştım, aslında ara vermenin bazen devam etmekten daha cesur bir karar olduğunu fark ettim, ara verme döneminin kıymetini anladım. Yine o döneme dair önemli bir kazanım, sosyal girişimcilik oldu benim için. Bugün markam Giyi ile kendi girişimcilik yolculuğumda ilerlerken YenidenBiz’in kuruluş döneminde edindiğim tecrübelerin ve bakış açımın değişmesinin çok faydasını görüyorum.
Dünyada dişil enerji yükseliyor, birçok tepe noktasına kadınlar geliyor. ABD’de en güçlü ikinci kişi bir kadın, Kamala Harris. Harris’e A.B.D.’nin gelecek başkan adayı gözüyle bakılıyor. Kadın liderlerle yönetilen ülkelerin pandemiyle baş etmede daha iyi olduğu söyleniyor. Yeni Zelanda, İzlanda, Almanya derken “Kadın ülke liderleri krizi daha iyi yönetiyor” diye manşetler atılıyor. Bütün bu gelişmelere dair neler söylemek istersin, kadın gerçekten yükselen bir değer mi, kadının bakış açısının farkı ne?
Kadınlara dair, kadınların temsil ettikleri değerlerin ve yetkinliklerin yükselen değer olduğunu düşünüyorum. Kadın liderlerin, duyguları ifade etmek, empati, adalet gibi kavramlarla kurum kültürüne olumlu etki ettiğine tanık oluyoruz. Ülke yönetimi, kriz yönetimi de adapte olabilme, dayanıklılık, bütünleştirici yaklaşım ve çevik hareket etme yeteneklerini gerekiyor ve duygusal zekâ önemli bir yetkinlik olarak ön plana çıkıyor.
Bir yandan iyi liderlik örneklerine tanıklık ediyoruz, bir yandan da kadınların iş hayatında eşit temsili konusunda verilen tüm emeğe rağmen ilerlemenin çok yavaş olduğunu görüyoruz. 2020 Dünya Ekonomik Forumu Global Cinsiyet Eşitliği raporuna göre önlem alınmazsa ekonomik anlamda cinsiyet eşitliğinin sağlanmasının 257 yılı bulacağı tahmin ediliyor.
Kurumlarda, kadın çalışanların yüzdesinin artmasının ekonomik etkisi de araştırmalarla ortaya konmuş vaziyette. 2016 yılında TÜSİAD ve McKinsey Women Matter Türkiye çalışmasında, kadınların iş gücüne katılımını destekleyecek güçlü politikalarla, Türkiye’nin GSYİH’sinin 2025’te yaklaşık %20 arttırma potansiyeline sahip olduğunun altı çizilmişti.
Dolayısıyla hayatın her alanında ‘fırsat eşitliği’ toplumlara refah ve mutluluk getiriyor. Daha eşitlikçi bir dünya için çalışmaya devam diyorum.
Çok teşekkür ediyorum…
Röportaj: Şeyda Bodur