Kariyer Sohbetleri’nin bu ayki konuğu Begüm Azimzade. O bir müzisyen, o bir korno sanatçısı….
Korno sanatçısı Begüm Azimzade, Türkye’nin ilk bakır nefesli grubu Golden Horn Brass’ın kurucusu ve üyesi, aynı zamanda da konservatuvarda öğretim görevlisi.
Aşağıda ona kariyeri ile ilgili sorduğumuz sorulardan kendisi hakkında bilgi edineceksiniz. Sizlere kısa da olsa sazı hakkında neler söylediğini paylaşmak istiyoruz: Azimzade şöyle diyor: “Türkiye”de şekil olarak tarif edildiğinde çoğu kişinin hemen tanıdığı (salyangoz şeklinde kıvrımları olan altın renkli enstrüman) ancak ismini söylediğimde de ilk defa duyduklarını belirttikleri bir enstrüman korno. Amacım hem enstrümanı tanıtmak hem de bu yeni tınıyı gençlere sevdirmek. Nefesli sazlar arasında ‘bakır nefesli’ ailesinin bir üyesi olan kornonun tarihçesine baktığımızda ilk olarak ‘Horn’ yani ‘Boynuz’ dan geliyor. İlkel çağda insanlar birbirleriyle bu sinyaller aracılığı ile haberleşirlerdi. Daha sonra yuvarlak bakır borulara dönüşerek at üzerinde sürek avına giden avcıların birbirini bulmalarında kullanılmıştır.Teknik gelişmelerle pistonlar bulunduktan sonrada günümüzdeki yerini almıştır.” diyor.
Şu an yaptığınız iş dâhilinde bir gün içerisinde neler yaparsınız? Sizin yaptığınız işi yapan birisinin günü nasıl geçer?
Gününe bağlı eğer okulda dersim varsa tüm gün enstrüman öğrencilerime ders veririm. Eğer boş günüm ise grubun organizasyonuyla ilgili görüşmelere katılırım ve yine yazışmalara devam ederim.
Gün içinde aynı sporcular gibi ısınma çalışmalarını enstrümanla yaparız. Ardından eğer orkestra provası varsa provadan önce orada partilere bakmak için mutlaka 1 saat öncesinde olurum. Eğer orkestra provamız yoksa kendi enstrümanımızla normal günlük rutin çalışmamızı yaparız. Günde en az 4 saat bu çalışmayı kendimize ayırmak zorundayız. Artan zamanımda ise tamamen kızımla vakit geçirmeye çalışırım.
İş hayatınıza başlangıcınızı, geçtiğiniz süreçleri anlatır mısınız?
Bizim işimizde aslında okurken başlamıştır çalışma hayatımız. Orkestralar bu konuda yetenekli gençleri henüz okuldayken iş hayatına hazırlamak ve tecrübe etmeleri adına alırlar. Benim de ilk çalışma deneyimim bu şekilde başladı. Bilkent Senfoni Orkestrası ve İstanbul Senfoni Orkestrası ilk profesyonel deneyimimdi. Bundan önce birçok yurtdışı gençlik ve festival orkestralarında da yer aldım. Geçtiğim surece gelince Türkiye’de eminim hiçbir meslekte bizim işimizdeki gibi egolar yüksek değildir. Dolayısıyla enstrümanınızın yanında kişisel kaprislerle de baş etmek zorundasınızdır.
Örnek aldığınız birileri var mı?
İlk örnek aldığım kişi hocam Mahir Çakar’dır. Enstrümanını başarı ile icra etmiş ve korno ekolünün Türkiye’de yerleşip şekil almasına tüm benliği, disiplini ve idealistliği ile öncülük yapmıştır. İkinci kişi de eşim Elmar Azimzade’dir. Hiç memuriyet zihniyetine girmeden, bankamatik sanatçılarının aksine işini önemser ve layıkıyla performans göstermek için her gün çalışmasını yapar. Kendisi devlet opera ve balesi orkestrasında trompet sanatçısıdır.
Karşılaştığınız zorluklara örnek verebilir misiniz?
Karsılaştığımız zorluklara gelince en önce fiziki zorluklar var mesela uyandığınızda uçuk çıkmış olabilir dudağınızda, ya da parmağınızı incitmiş ve ventillere basamayacak kadar ağrınız olabilir. İkincisi bizim enstrümanlarınızda her enstrümancı gibi tuşa basıldığında ses çıkmaz. Önce sesi beyninizde oluşturursunuz sonra dudağınızda titreşimle çıkar. Dolayısıyla kafanızın dinç stressiz olması şarttır. Buna bağlı olarak her an her şekilde aynı çalmanız mümkün değildir. Çok çalışıp emek verdiğiniz bir eseri bir gün mükemmel bir gün berbat yorumlayabilirsiniz.
Grup olarak en önemli zorluğumuz grubumuzun bando ile karıştırılması, İkincisi belediyelerin bizi desteklememeleri. Bir diğer sorun da sponsorluk. Bu konuda sanatseverlerden bize destek olmalarını bekliyoruz.
Gelecek için nasıl planlarınız var? Hedefleriniz neler?
Gelecek planlarım hep grubumla ilgili aslında, şu anda kurucusu ve üyesi olduğum Türkiye’nin ilk bakır nefesli beşlisi olan GOLDEN HORN BRASS ile bundan sonra bizim arkamızdan gelecek ve oda müziğine gönül verecek gencilere örnek olmak isterim. Bir kütüphaneleri olsun diye notalarımı hep biriktiriyorum. Eskiden yurtdışına giden biri dışında alternatifimiz yoktu. Teknoloji her şeye olduğu gibi bize bize de tüm imkânlarını sundu. Bu sayede istediğimiz CD, nota ve diğer materyallere anında ulaşabiliyoruz.
Gelecek planlarımda bir sürü konser var. Grubumu daha iyi yerlerde görmek için her türlü girişimde bulunuyorum ve bu sene içinde bayağı bir yol kat ettik. Birçok ulusal ve uluslararası festivalde konser verdik ve vereceğiz. Asıl hedefim yurtdışında bilinen gruplar arasında Türkiye’den de böyle bir grup olduğunu göstermek. Bu konuda Kültür Bakanlığı’ndan da destek bekliyoruz.
Çocukluğunuzda hayalinizdeki meslek neydi?
Büyükelçi olmak ve dünyayı gezmekti. Ama mutsuz değilim çünkü mesleğim sayesinde 14 yaşından beri birçok ülkeye gitme şansına sahip oldum. Yani hayalimin büyük kısmı gerçekleşti.
Nasıl bir öğrenciydiniz?
Bence çalışkan bir öğrenciydim. Ama her zaman çalıştıktan sonra sosyal hayata da yer verirdim. Asla asosyal bir tip olmadım. Çevremdeki olan bitenle çok ilgiliydim. Sanatçı adayının genel kültür düzeyinin de ortalamanın üzerinde olması gerektiğine inanırım. Toplumsal konulardan uzak duran biri olmadım.
En sevdiğiniz dersler hangileriydi?
En sevdiğim ders matematikti.
En sevdiğiniz öğretmenlerinizi hatırlar mısınız? Benzer özellikleri var mıydı?
Konservatuvar hayatım boyunca bizimle birer baba gibi ilgilenip tüm dertlerimizi paylaşan hocam Mahir Çakar’dır. Hepimiz üzerinde büyük emeği vardır. Ona her şeyimizi borçluyuz.
Okul hayatınızda ne gibi şeylerle ilgileniyordunuz, ne tip etkinliklere katılıyordunuz?
Daha önce de söylediğim gibi ben her zaman sosyal ve girişken bir tiptim. Festivaller, sinema, konserler, geziler ve fotoğraf çekmeye bayılırdım.
Hangi bölümde okumak istiyordunuz? İstediğiniz bölümde okuyabildiniz mi?
Konservatuara ilk girişte 3 elemeli bir sınava girersiniz. Birinci ve ikinci elemede kulak, ritim ve melodi ile elenirken üçüncü eleme sizin hangi branşta devam edeceğinizi belirler. Bu süreçte ben nefesli enstrüman olması konusunda kararlıydım ancak jürinin fiziksel olarak sizi değerlendirdiği süreçte kornoya layık görüldüm. Şimdi düşündüğümde iyi ki bu enstrümana seçilmişim diyorum.
Kariyerinizde kaldıraç ve kırılma anları oldu mu?
8 sene birinci kornoculuğunu üstlendiğim orkestrada yeni bir kadrolaşma olunca, önce moralim bozuldu, hemen kendimi toplayıp grubumun üzerine yoğunlaştım. Ve bugün tüm enerjimi de hala ona veriyorum. Ama sonuç her şeye değdi. 2010 yılı benim yılım olacak demiştim. Gerçekten konserler açısından çok verimli bir yıldı. Tüm görüşmelerim sonuç verdi. Bundan sonra aynı hızda devam etmek istiyorum.
Şans ve rastlantılar casino online var mı Sie können immer nur 1 Casino die-besten-online-casinos.info Game auf einmal spielen. kariyerinizi/yaşamınızı etkileyen?
Şansa ve kadere çok inanırım. En büyük şans ve rastlantı eşimle tanışma ve evlenmeden bu grubu kurma fikriyle ortaya çıktı. Daha önceden denenen ama bir türlü yürümeyen bir fikri tekrardan hayata geçirdik. Bu da benim hayatımda başka iş ortamlarıyla yeni insanlarla tanışmama vesile oldu.
Sizin geçtiğiniz yerlerden geçecek olan bu öğrencilere tavsiyeleriniz, motive edecek, daha başarılı olmaya yönlendirecek önerileriniz var mı?
Öğrencilere elbette çok tavsiyem var. Öncelikle okul ne kadar uzun bir süreç gibi gözükse de hemen geçiyor. Önemli olan bu süreyi iyi kullanmak ve zamanı ve şartları iyi değerlendirip öğrenci gibi değil profesyonel iş olarak öğrenciliklerini geçirmelerini tavsiye ederim. Hayat çok acımasız ve ekmek gerçekten aslanın ağzında. Kim bunu önceden kavrar ve benimserse başarı onundur. Aslında başarı “İSTEYENİN”dir.
Mesleğiniz seçmek isteyen bir gence neler önerirsiniz?
Müzik herkese kolay ve eğlenceli gelse de eğitim süreci yetenek artı çalışmayı gerektirir. İç disiplin ve otokontrol olmazsa olmazdır. Eğer müzisyen olmak istiyorlarsa bu işi profesyonellerden ders alarak başlamalarını isterim. Her meslekte olduğu gibi yanlış temel atılarak başlanan işlerde sonradan tamiri zor hatalar oluşabilir.
Sazınız ile aranızdaki bağı nasıl anlatabilirsiniz?
Korno ile aramızdaki bağı şöyle anlatabilirim.Henüz öğrenciyken hocam Mahir bey bana ilk söyle söylemişti. Bu enstrüman senin artık bir uzvun,kolun elin,parmağın .Asla ona soğuk bir enstrüman gibi davranma.Ona gözün gibi bak ve çalış.Ne kadar çok çalışırsan sana tepkisi ve senin ona tepkin azalacak sen ve o bir bütün olacaksın. Simdi baktığım zaman bunun ne kadar doğru olduğunu anlıyorum. Enstrüman sizsiniz aslında .Her yorumcu kendi tonunu,sesini ve nüansını kendi oluşturur.Yazılan eserleri her yorumcu kendi yorumlar bu yüzden Mozart”ı her seferinde başka yorumlardan dinleyince farklı gelir.
Kendinizde beğendiğiniz güçlü özellikleriniz hangileri?
İş azmim, hayata uyumluluğum, duygusallığım.
İşinizde daha iyi olmak için nelere dikkat edersiniz?
Kendime dikkat ederim. Çalışma ortamına ve çalıştığım kişilerin uyumuna, dürüstlüğe…
Kendinizi daha mutlu hissetmek için neler yaparsınız?
Kendimi mutlu hissetmek için yürürüm, alışveriş yaparım, kızımla zaman geçiririm, insanlara yardım etmeye çalışırım..
Hobileriniz nelerdir, nelerle ilgilenirsiniz?
Zaman zaman adrenalinli sporlara ilgi duyarım. Mesela su altında dalmak, windsurf, parasailing gibi. Tiyatroya gitmeye özen gösteririm. Çizgi film seyrederim, dans etmeyi severim.Fotoğraf çektirmeye ve çekmeye bayılırım.
Sizi yönlendiren, tavsiye edeceğiniz 1-2 film ve kitap ismi alalım.
Benim seyredip etkilendiğim filmler genelde bilimkurgu ve gerçek hayat hikayelerinden alıntı filmler çoğunluktadır. Reader – Okuyucu; Piyanist, Matrix, Avatar vs…
Kitaplardan ise tamamen klasik roman ve deneysel yazıları severim. Çehov, Tolstoy, Dostoyevski favorilerim arasındadır.
Golden Horn Brass hakkında
Ülkemizin önde gelen sanatçılarından oluşan Türkiye’nin ilk bakır nefesli beşlisi GOLDEN HORN BRASS;
“Bakır Nefesli Enstrümanları” konserler aracılığıyla daha yaygın ve popüler hale getirmek amacıyla Begüm(Gökmen) Azimzade tarafından kuruldu ve çalışmalarına 2004 Temmuz ayında başladı.
Bünyesindeki sanatçıların hepsi klasik batı müziği eğitimi almış olup, halen Bilkent Senfoni Orkestrası, İstanbul Devlet Opera ve Balesi Orkestrası, Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuvarı’ndaki görevlerinin yanı sıra bu grup ile sanat yaşamlarını sürdürüyorlar.
2 trompet, korno, trombon ve tubadan oluşan grup, okullarda, açık hava ve kapalı salonlarda gerçekleştirdikleri konserlerle gençlerin zihinlerinde, müziğin ulaşılabilir bir kaynak olduğunu yerleştirmek; öğrencilere müzikle hayat arasında ilişkiyi göstermek ve gençlerle sanat arasındaki mesafeleri ortadan kaldırmayı hedefliyorlar.
Siteleri: http://www.goldenhornbrassquintet.com/
Ayşe Dural