Consumer denen tüketiciler yıllardır markaların farklılaşmak için can simidi gibi sarıldığı, aralıksız vurgu yaptığı “sürdürülebilirlik, sosyal sorumluluk, tutum ve davranışlarda fedakârlık isteyen, değişim telkin eden “ mesajlarına maruz kalıyor…
Tüketiciler; reklamlar, iletişim çalışmaları vb. her yerde, her kanalda, platformda sürekli;
– Aman ha, alacağınız ürünün üzerinde yeniden dönüşüm sembolü olsun!
– Yeşil ambalajlıları seçin, organik tüketin!
– Aksini yaparsanız dünyanın suyunu bitiriyorsunuz, havasını kirletiyorsunuz!
– Şu kadar insanın açlıktan ölmesine seyirci kalıyorsunuz!
– Hayvanlara eziyet ediyorsunuz…
– Şu hastalığın yayılmasına sebep oluyorsunuz…
diye bir sürü uyarının, öğretici mesajın bombardımanı altında suçluluk hissetmeden, dünyayı, çevreyi, birbirini tüketmeden tüketmeye (alış veriş yapmaya) çalışıyor…
Sorumluluk bilinci, farkındalık ve saygı arttı! Peki ya sonra?..
Tamam, bu tür uyarılar nedeniyle dünyayı, çevreyi koruma duyarlılığı yükseldi. Farkındalık arttı ama “tüketim de neredeyse kabahat işlemekle” eşdeğer algılanır oldu. Tüketiciler “suçluluk hissetmeden tüketebilecekleri” markalar aramaya, bu tür ürünlere daha ciddi yönlenmeye, daha sorgulayıcı, didikleyici olmaya başladılar.
Ve gördüler ki ve ne yazık ki o pek hassas, duyarlı görünen, ben çevreciyim, ben sosyal sorumluyum diyen çoğu marka aslıda bu söylemleri büyük ölçüde iletişim seviyesinde, PR katmanında bırakıyor. Pek de öyle derin önlemler, yapısal değişimlere falan girmiyor… Yani onca patırtı kütürtü aslında koca bir iletişim balonu!
Haa öyleyse böyle! Yok öyle yağma! Önce sen!..
Ünlü trend uzmanlarına göre bizzat markalar tarafından eğitilen, gözleri açılan, ikiyüzlülükten rahatsız olan, dünyayı kurtarmak için fedakârlığın büyüğünü yapması gerektiği söylenen tüketiciler; şimdilerde şu noktaya geldi;
— Ey marka, madem dünyayı el birliği ile mahvediyoruz. O zaman lafla peynir gemisi yürütmeyi bırak, hadi başla! Fedakârlığı önce sen yap. Bana o tehlikelerine dikkat çektiğin sakıncalardan uzak ortamlarda, en çevreci en zararsız ürünleri üret ve sat. Hadi göster kendini bakalım…
– Benim yaptığımı yapma, kendi söylediğini, bana öğrettiğini yap ve fedakârlığı benden bekleme! Önce kendin kendini, ürünlerini düzelt. Önce senin samimiyetini, insana, dünyaya, çevreye saygını, ihtimamını göreyim! Yoksa seni almam!..
Buna karşı durmak pek mümkün değil. Tüketici denen müşteri velinimet olduğuna göre tüm markaların ektiklerini biçmesi gerekiyor ve aklı evvel markalar buna çoktan başlamış görünüyor;
Fedakârlığa başlayan dünyaca ünlü bazı Global markalar ve yaptıkları;
Tesco; market zinciri Aralık 2014’ten itibaren tüm mağazalarında sakız gibi ürünleri kasa yanlarına, çıkış noktalarına koymayacağını ilan etti. Açıklamasını da “evet bu, üstelik karlılığı yüksek olan ürünlerde, satışımızı azaltacak ama müşterilerimizin daha yararlı şeyler satın almaya yönlendirecek” şeklinde yaptı.
Subway; sandwich zinciri bir imza kampanyası sonrasında, Şubat 2014’de Amerika’da ekmeklerinde azodicarbonamide isimli beyazlatıcı, kimyasal hamur katkı maddesini kullanmayacağını açıkladı.
Intel; mikro işlemcilerinin üretiminde kullandığı altın, tungsten gibi maddelerin ithalatını, madenlerinde insan hakları ihlalleri yaşanan ülkelerden yapmayacağını ilan etti. Dünyadaki tüm diğer elektronik parça üreticilerini de bu şekilde davranmaya çağırdı.
Guiness (ünlü bira markası); eşcinsel ve lezbiyenlere kendi sembol ve kimliklerini yansıtacak şekilde katılma izni verilmediği için New York ‘ta her yıl düzenlenen Aziz Patrick Günü Yürüyüşü’nden tam bir gün önce tüm sponsor desteğini geri çektiğini ilan etti. Ancak bu yasak kalkınca maddi destek vermeyi sürdürdü.
Apple; 2014 Eylül ayında, bizzat CEO Tim Cook tarafından yapılan açıklama ile iPhone ya da iCloud üzerindeki hiçbir müşteri, kullanıcı bilgisini para reklam ve kazanmak amacıyla kullanmayacağını, satmayacağını ilan etti.
Tesla; Haziran 2014’de elektrikli araba alanındaki teknoloji patentleri konusunda artık kimseyi dava etmeyeceğini, aksine insanlığın iyiliği için daha yaygın kullanılması ve gelişmesini destekleyeceğini duyurdu.
İngiliz öğrenci seyahat acentesi STA Tavel; 2014 Mayıs ayında hayvanlara etik davranılmayan yerlere tur düzenlemeyeceklerini belirterek, bundan böyle Tayland’daki fil bölgelerine ve bazı dalış noktalarına gitmeyeceklerini açıkladı.
Aralarında H&M, Topshop , ASOS, Mango, John Lewis, Tommy Hilfiger, Calvin Klein gibi ünlü markaların da olduğu 30 dan fazla firma; hayvan hakları koruyucusu PETA’nın düzenlediği imza kampanyası sonucunda Kasım 2013’ten itibaren, angora yününden yapılmış ürünleri satmayı tamamen durdurdu.
Şahsen yukarıdaki örneklerin hala çok göstermelik seviyede kaldığını düşünüyorum ama bir başlangıç olduğunu da kabul ediyorum. Bundan sonra yola devam etmek isteyen kişi, kuruluş ve markaların “sahiden” insana, çevreye ve evrene saygılı davranması, tüm sistemlerin buna göre kalibre edilerek yeni baştan yapılandırılması gerektiğine inanıyorum.
Olmadı bu dünya… Bu düzen… Böyle gitmez… Sil baştan, yeniden yapalım, hadi…