Feminen ve maskülen yada dişil/eril liderlik oldukça ilgi çeken ve tartışılan konulardan biri haline geldi. Peki nedir feminen/maskülen- dişil/eril liderlik? Neden birbirinden farklı ve bu konu neden önem kazandı? Neden kısmını hemen açıklığa kavuşturalım, işin finansal boyutunda tepe yönetimde kadınların olduğu şirketlerde cirolarda pozitif farklar görülmüş. Araştırmalar var, dileyen internetten bulabilir. Ya da www.kadinliderlikprogrami.com’a bakabilir. İşin finansal boyutundan daha derin kısmını da beraber irdeleyelim.
Farklı öğretilerde karşımıza çıkan eril/dişil, anima/animus, yin/yang olarak da ifade edilen özelliklerin yaşamımızdaki izdüşümleri neler? Önce bir alanı temizleyerek başlayalım. Bu kelimeler sex’den daha fazlasını ifade ediyor. Gender/cinsiyet kapsam olarak bu ayrımı yapmak için uygun kelimelerdir. Her insan hem eril hem dişil enerji taşır. Erkekler eril enerji baskın, kadınlar dişil enerji baskın olarak doğarlar ve bu iki enerji arasından bir harmoni vardır. Lakin hikaye bu şekilde dengeli sürmeyebilir. Bunun örneklerini çevrenizde ve kendinizde nasıl tespit edebileceğinizle ilgili birkaç ipucu vereyim size.
Facebook’ta Afrikalı aç bir çocuğun fotoğrafının üstünde yazıyordu; “Dünya’da açlık anlamsız boyutlara ulaştı. Zengin olanın şampuanında fakir olanın tabağından daha fazla meyve var…” Şefkat, bakma, besleme, gözetme, aile dişil özelliklerden. Eğer dünyadaki erkekler ve kadınlar, dişil özellikleri yeterince kapsıyor ve hayata geçiriyor olsalardı dünyada açlık kalmazdı. Ofiste hasta olan çalışana patronu nasılsın diye sormadan önce raporunu sorgulamazdı. Uzun toplantı saatlerinde insanlar aç veya tuvalete gitme ihtiyaçlarını bile gideremeden oturmak zorunda kalmazlardı. Hamile kadınlar izine ayrıldıkları için suçlu hissetmez, kariyerleri çocuk doğurduğu için sekteye uğramazdı. Daha büyük resimde şirketler, dünyaya zarar veren yatırım ve projeleri yapmazdı.
İşbirliği, takım çalışması dişil özelliktir. İşbirliği gerektiği gibi yaşanıyor olsa, yıkıcı rekabet ve beraberindeki aç gözlülük, ego, hilekarlık, mobing gibi eril özelliğin sağlıksız ucunda yer alan sıkıntılar hayatımızda olmazdı. Tekrar altını çizmek isterim, bu özellikler kadının da erkeğin de içindeki sağlıksız erilden de kaynaklanabilir. Başta belirttiğim gibi hepimiz her iki ana enerjiyi de taşıyoruz.
Yaratıcılık ve yaratım dişil özelliktir. Dişil özellik kendini korkusuzca ifade edebiliyor olsaydı bugün dünyamız bambaşka bir durumda olurdu. Ben yaratıcı değilim diyorsanız dişil tarafınızı baskılıyorsunuz demektir. Brene Brown’un bir konuşmasında dediği gibi yaratıcılık kırılganlıkla el eledir. Bu da dişil bir özelliktir ve duyguları işaret eder. İş hayatında duyguları sağlıklı bir şekilde yaşayabiliyor, gösterebiliyor olsaydı, şirketler çalışan mutluluğu, çalışan sadakati gibi konularda bu kadar sıkıntı çekmezdi. Çatışmalar, ayrılmalar bu kadar yoğun olmazdı.
Beynin sağ tarafı dişil özellikler gösterir; sezgisel, görsel, sözsüz, duygusal, holistik, çeşitliliğe açık, büyük resme bakar, çok fonksiyonludur. Vücudun sol tarafını yönetir ve dişil enerji de vücudun sol tarafında yer alır. Beynin sol tarafı; Sistematik, gerçekçi, sözel, akılcı, başarısal, tedbirli, analitik, detaycı. Vücudun sağ tarafını yönetir ve eril enerji vücudun sağ tarafındadır.
İş hayatındaki başarılı liderlere baktığımızda daha ziyade eril özellikleri kullanarak ilerlediklerini görüyoruz. Çünkü iş hayatı sistem olarak erildir. Bu kadın için kendi özünü yadsıması, kendinde bulunan çok önemli bir parçayı oyuna davet etmemesi anlamına gelir. Erkek için de durum pek farklı değil. Eril enerjinin tek başına oynaması sonucunda, dengesizleşerek, sadece eylem sonuç odaklı, planlama, strateji yaklaşımlı, insanı merkeze almayan, sezgilerine kulak vermeyen, tutucu, değişime kapalı, oluşa izin vermeyen, ben ben diyen, sürekli hareket halinde olan tarzı insanları, iş hayatını, dünyayı yordu, bitirmek üzere. Zaman hem kadın hem erkek için dişil özellikleri de oyuna davet etme zamanı. Çünkü o zaman eril özellikler de dengeye gelecek. İnsan dengeye gelecek. Bu bir hep beraber dişile geçelim çağrısı değil. Bu beni de duy, ben de buradayım çağrısı. Hayatınıza bir göz atın, liderliğinize bir göz atın lütfen. Hangi özellikleri daha çok kullanıyorsunuz. Beyninizin hangi tarafını daha çok kullanıyorsunuz? Liderlik yaparken sizi tamamlayacak, potansiyelinizi bütünlüğünüzle gerçekleştireceğiniz iki alanınız var. Siz daha çok neredesiniz, fark edin. Diğer kısım da oyuna katılsaydı liderliğinize etkileri nasıl olurdu? Liderliğinizin doğanızla uyumlandığı, bütününüzle bir olduğu bu noktada siz, işiniz, çevrenizdekiler ve dünya bundan nasıl etkilenirdi? Neleri farklı yapardınız?
Dünya kadınlar gününün olduğu Mart ayında temiz ve yeterli su sorunundan iklim değişikliklerine, savaşlara, öldürülen kadınlara, çocuklara, iş tarafında sarsılan ekonomik sistemlere, iş yapış şekillerine, yok olan işlere şirketlere baktığımızda bu evrenin denge arayışı ile, dişil liderliğe acil çağrısıdır diyebiliriz. Bugün içimizdeki dişil özellikleri daha fazla fark etme ve yaşamak, bu çerçevede liderlik yapmak türümüz, işimiz ve dünyamız için yaşamsal önem taşımaktadır.