Artık Aracısız Etkileşim İstiyoruz!

Şunun şurasında yaygınlaşmaya başlayalı sekiz yıl falan oldu ve mobil + akıllı telefonlarla (aslında artık onlara akıllı ya da mobil “telefon” demek yetmiyor ve uygun olmuyor ama öyle başlandığı için akıllı telefon diye devam edelim) hayatlarımız hem çok değişti hem de hiç değişmedi.

Değişti çünkü akıllı telefonlar kâğıda basılmışlardan çok daha fazla, farklı, kolay ve hızlı formatta (sesli, hareketli vb.) içeriğe erişmemizi mümkün kılıyor.

Değişmedi çünkü okumak, duymak görmek için boynumuz hala eğik, elimiz hala meşgul.

1

 

Yukarıdaki görsele baksanıza. İkisi arasında, içerik ve kullanılan aracı açısından çok fark olmasına rağmen insan deneyimi açısından durum neredeyse aynı. Başlar önde… İçeriğe ulaşmak için birinde çift elle kocaman gazete tutmak zorundayız, diğerinde tek elle ve ufak da olsa bir cihazı tutmamız gerekiyor.

Kısacası bilgiye, içeriğe erişmemizi sağlayan “aracıyı” hala ellemek, ona bakmak, dokunmak zorundayız. Hala cihazın bizi fiziksel olarak meşgul etmesine, içeriğin bize ulaşmasını ya da bizim ona ulaşmamızı bir “ara birimle” gerçekleştirmek, bir  “aracı” kullanmaya katlanmak zorundayız.

Tecmark, October 2014’a göre ortalama bir akıllı telefon kullanıcısı telefonunu günde 221 kez kontrol ediyormuş. Yani hepimizden bahsediliyor. Ben kendi adıma üstelik “Daha bile fazladır!” diyerek bu bilgiyi hemen doğruluyorum.

Ne onunla ne onsuz!

Kullanıcıların çoğunda, çoğumuzda;

– Bu cihazlar hayatımızı mahvediyor!

– Çoluk çocuk bağımlı olduk!

– Teknoloji karşısında boynumuz eğik kaldı!

– Ne olacak bu halimiz?

– Çocuğuma yasaklasam geri kalacak, yasaklamasam ruhen sakatlanacak!

– Onunla da olmuyor, onsuz hiç olmuyor. Bu işin normali ne?

…gibi, hemen tamamı rahatsızlık, endişe, korku duygusu yansıtan ifadeler, meraklar var.

Üstelik onca yararlı, eğlenceli, bilgilendiren güzel, kolayca erişilen değerli içerikle bağımlı hale gelirken…

Aslında sorun içerikte değil. İçeriğin gelişinde, ona erişimde.

Uyarıcıların, aracıların çoğalmasında. Whatsapp’lar, gruplar, sms mesajları, haber alarmları, sosyal medya bildirimleri (notifications), hatırlatıcılar, otomatik gönderiler, viral videolar, canlı yayınlar vb. aracı birimlerin sürekli bizi meşgul etmesinde.

Yoksa kimse bu bilgilerden, içeriklerden mahrum kalmak, iletişimini kesmek istemiyor. Kuşkusuz dijital, online, mobil, interaktif ortamlarda bir sürü çer çöp, işe yaramayan içerik de uçuşuyor. Ancak mesele çoğu davetsiz misafir gibi gelen, kafamıza izinsiz giren, konsantrasyonumuzu bozan içeriğin yönetiminde, fonksiyonel, işe yarar hale getirilmesinde.

Aramızda ara birim olmasın artık! Anla beni ne olur!

Bu noktada gündeme sesimizle, jestlerimizle, mimiklerimizle ne istediğimizi anlayan hatta hisseden ve gereğini yapan teknolojiler geliyor. İçeriğe erişmek için mümkün olduğunca az efor sarf etmek, elimizi, kolumuzu bağlamadan, başımızı eğmeden, herhangi bir ara birimden, şifre hatırlamaktan vb. geçmeksizin istediğimiz bilgilere ulaşmak, yapmak istediklerimizi gerçekleştirmek istiyoruz.

Google Glass aslında yükselen bu ihtiyacın ve trendin ilk çözümlerinden biri idi. Ekrana bakmak için eğilmemizi gerekli kılmayan, parmak ucumuzun bir pıt pıtıyla ya da sesimizle komut alan bir prototipti. Google şimdi daha da gelişmişlerini yapmak için Glass projesini sonlandırdı ve o işi şirketleştirdi.

Sesimle kulak, pardon chip ver ve beni anında anla!

Google Mobile Voice Study, October 2014’e göre yetişkin akıllı telefon kullanıcılarının %40’ı adres için sesli arama kullanıyor. %39’u mesajlarını dikte ederek yazıyor. %32’si sesli komutla arama yapıyor. %23’ü yemek ya da başka bir iş yaparken sesli komutlarla telefonunu kullanıyor.

Tabii bu araştırma da diğerlerinde olduğu gibi çoğunlukla Amerikalıları yansıtıyor. Bir kere İngilizce avantajları var. Bu tür kolaylıkları sağlayan akıllı özelliklerin ana dili İngilizce. Bizdeki durum malum. “Siri” bile daha yeni Türkçe öğrendi. Ancak her halükarda durum ortada.  Yine kişisel deneyimimi paylaşayım; ben de yukarıdakileri giderek çok daha az parmak, daha çok ses kullanarak yapıyorum.

Sonuç:

Artık akıllı telefonlarımızın ya da çığ gibi gelişen, hepsi de zeka, bilgi küpü ve bizimle etkileşime geçmeye pek hevesli olan “giyilebilir teknoloji ürünlerinin, şeylerin internetinin”

– Bize daha çok yardımcı olmasını,

– Leb demeden leblebiyi anlamasını ve

– Bizi gereksiz yere meşgul etmeden doğal yollardan, aracısız gereğini yapmasını

bekliyoruz…

Düşünsenize birkaç yıl içinde normalleşecek ve ha bire bize mesaj yollayacak buzdolaplarını, çamaşır makinalarını, evdeki, arabadaki, üstümüzdeki başımızdaki çeşitli “akıllı cihazları”… Yakınlarımızın kalp atışına kadar anında tarafımıza iletilecek bilgileri… Bu bile çılgınca gelmiyor mu?

O halde bunları bir zapt-ı rapta almak, “Heyytt! Sus bakayım, yap bakayım! vb.” dediğimizde hemen gereğini yerine getirecek, söz dinleyen, halden anlayan, trafikte kaza yapmamızı engelleyecek teknolojik yardımcılara ihtiyacımız olduğu ortada…

İşte birkaç öncü örnek;

Amazon Echo: Amerika’da Kasım 2014’te piyasaya çıktı. Bulut bilişimle çalışıyor. Sürekli online. Sesli komutları, soruları anlıyor ve yanıt verebiliyor, alış veriş sepetinize sipariş ekleyebiliyor.

ING’nin Sesli Mobil Bankacılık Uygulaması: Eylül 2014’ten bu yana mobil bankacılık uygulamasına dâhil edilen sesli hizmet modülü ile müşteriler sesli komutlarla hesap bakiyesi öğrenebiliyor, ödeme yapabiliyor, en yakın şubeye yönlendiriliyor. İlerleyen adımlarda şifre yerine ses tanımaya geçilmesi planlanıyor.

Moto Hint: Motorola tarafından Ekim 2014’te piyasaya çıkarılan bluetooth kulaklık, akıllı telefonun sesle kontrolünü sağlıyor. Her türlü telefonla kullanılabilen kulaklık sayesinde kullanıcı elini kullanmadan, başını eğmeden “eve nasıl giderim?” gibi sorular sorup, yanıt alabiliyor. Ses ile arama yapabiliyor, mesaj alıp, yazabiliyor.

One Travel: Mart 2015’te çıkarılan uygulama sesli komutla yer ve uçuş arıyor, rezervasyon yapıyor. Tek taraflı rezervasyon yapılmışsa, dönüş te ister misiniz’e kadar soruyor.

Ubi: WiFi ile bağlanarak bilgisayardan sesli komutlarla mesaj yollatabilen, arama yapan, müzik bulan, çaldıran vb. bu hoparlör görünümündeki minik cihaz marifetli bir ev asistanı…

Kaynak

Önceki İçerikSu Gibi Olmak
Sonraki İçerikSizin Hiç Maviniz Var mı?

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz