Alaçatı Rüyası

Denizi, doğası, rüzgârı, tarihi taş evleriyle özgün mimarisi, içten gülümsemeler… Parke taşlı Alaçatı sokaklarında ‘’Alaçatı taşı’’ ile yapılmış iki katlı, cumbalı yüzyıllık taş evler yer almakta. Tarih dokuyu hissetmek için adım adım gezmek lazım. Her geçtiğimde başka başka duygularla yeni şeyler keşfettiriyor insana. Her seferindeki ortak duygu ise huzur…

Alaçatı’da olmak rüya gibi… Bu, üçüncü yazım orada geçirdiğim ama sanki bir şey beni oraya çekiyor. Denizin turkuazdan laciverte dönüşen manzarası büyülüyor adeta beni , huzur veriyor bana…


 
1990’larda sörf tutkunlarının dikkatini çeken Alaçatı bugün Dünya Rüzgar Sörfü Şampiyonasına ev sahipliği yapmaktadır. Bunu sağlayan da yılda 330 günü rüzgarlı geçirmesi , deniz ve rüzgarın bu spora uygun şartları birarada sunmasıdır. Alaçatı dünyanın en önemli rüzgar sörfü merkezlerinden biridir.


 
Son yıllarda adından sıkça söz edilen Alaçatı 2006 ‘da kentsel sit alanı ilan edilmiş ve mimari doku korunarak yapılaşmaya izin verilmektedir. Bu da beldeyi daha cazip hale getirmekte çünkü gerçekten koruma altında yapılması ve dokunun bozulmaması tarihsel dokunun coşkusunu yaşatmaya devam etmektedir. Alaçatı’ya değer katan yeni bir proje de Port Alaçatı ….

Tamamen dokuya uygun şekilde inşa edilen tarihsel Agrilya Limanı’nın devamında , ülkemizde Fransa’daki Port Grimuad projesinin bir benzeri olan denizin yanı başında, su ile iç içe bir yaşamı seçen ve evlerinin önüne teknelerini bağlamayı hayal edenler için gerçekleştirilen ,görenleri hayran bırakan ,içinde yaşaması çok keyifli , güzel bir proje yer almaktadır.

Sürekli esen rüzgar baharda lavanta kokularını yayarken, yazında sörfcülerin ve yelkenlilerin dansına yardımcı oluyor. Rüzgar gibi Alaçatı’da dört mevsim ayrı güzel …Alaçatı’yı bahar tazeliğinde yaşayabilmek bir ayrıcalık!
Siz de baharda Alaçatı’yı yaşamak isterseniz Nisan başında düzenlenen Alaçatı Ot Festivalini kaçırmayın derim. (www.alacatiotfestivali.com)

Bölgede yetişen otların tanıtımı , yemek yarışması , tadabileceğiniz özel lezzetler, ot alışverişiniz için Pazar da festivale dahil. Ben üç senedir düzenlenen bu festivale katılma ve baharı karşılama şansına sahip oldum şiddetle tavsiye ediyorum. Gelmek , görmek , havayı solumak lazım.
 
Malum, sezon açılınca kalabalık anlatılır gibi değil hele dar sokaklara girebilmek bazı geceler zorlaşmakta. Turizm de böyle bir şey ..güzel şeyler çabuk duyuluyor ve merak ediliyor. Deniz, güneş ve Alaçatı sokaklarında yaşanan anların, keyifli sohbetlerin tadına doyum olmuyor .


 
Haziran ayında Uluslararası Alaçatı Festivali yapıldı. Festivalde BUİKA, Cem Adrian, MFÖ sahne aldılar .

Kışın hafta sonu etkinliği olarak başlayan www.alacatijazzrüzgari.com
7 Eylül’e kadar devam ediyor.
 
Alaçatı Kitapevi ‘de yaz boyunca imza günleri düzenleyerek sosyal hayata katkı sağlamaya devam ediyor. Bu yaz 7 Temmuz’da Uğur Dündar ve Nedim Şener’i ağırladı Alaçatı.
 
Temmuz 27, 2012’ de yapılan Çeşme Triatlon’una halkla birlikte profesyonel sporcular da katıldı. Koşan Adam Kemal Özdemir ‘de yarıştı ve kategorisinde birinci oldu.
 
Alaçatı’da yaz , spor , sanat etkinlikleri ve hayat tüm hızıyla devam ediyor .
Bir de Cumartesi günleri kurulan Halk Pazarı dillere destan … Ne ararsanız bulabileceğiniz türden..
 
Ağustos ayında bir hafta Dünya Rüzgâr Sörfü Yarışması ayrı bir hareket getiriyor. Dünyanın her tarafından gelen yarışmacılarla müthiş manzaralara sahne oluyor yarışlar. Bir kere denemek lazım rüzgâr sörfünü. Denizin ve sörfün üstünde rüzgarla dans etmek muazzam bir duygu olmalı… Gelecek planlarımda var…
 
Eylül tadına doyulmayan bir ay …..Yaşamak lazım…
Ekim’de ise Uluslararası Balık Turnuvası yapılıyor . En büyük balığı yakalayan kazanıyor. Çok keyifli, eğlenceli bir etkinlik henüz katılamadım ama basından takip ediyorum bu sene görmek istiyorum…
 
Derken Yılbaşına hazırlanıyor Alaçatı Sokak kutlamaları meşhur büyük bir coşkuyla yeni yıl karşılanıyor.
 
Dedim ya, dört mevsim Alaçatı’da olmak … Her biri ayrı keyifli. Seçtiğiniz zamanlarda ya da her zaman. Kim bilir…
 
Alaçatı denince akla gelen daha neler var derseniz ; mis kokulu lavantası, sakızlı muhallebisi , sakız ağaçları, yediveren limonu ve bununla yapılan ev limonatası, limon reçeli, lorlu kurabiyesi, sakızlı dondurma ve kahvesi, otlu peynirli gözlemeleri, nefis roka ve domatesi,zeytin ve zeytinyağı…
 
Rüzgar değirmenleri ve rüzgar türbinleri de Alaçatı’nın girişinde sizi karşılayanlar arasında.
 
Alaçatı…
“Hikâyesini rüzgarın taşa ve denize yazdığı kent…” (Nedim Attilla’nın Alaçatı kitabından)
 
Ben de bu öyküyü yerinde yaşamayı seçenlerdenim, belki bir gün siz de…
 
Sevtap Dokuyucu Samra

Önceki İçerikİki Kitap, İki Farklı Dünya: Aziyade ve Ekmek Arası Rüya
Sonraki İçerik20. İnsan Yönetimi Kongresi “Merak Edilen” Konuşmacıları İle Fark Yaratacak

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz