“Ağaçlardan Öğrendik” Mehmet Semih Söylemez

Ağustos ayı kariyer sohbeti konuğumuz AGT A.Ş. CEO’su Mehmet Semih Söylemez. Kendisiyle bir atölyede başlayan kariyer yolculuğunu, deneyimlerini ve hayatın ona kazandırdıklarını konuştuk.

Şu anda yaptığınız işi kısaca tanımlar mısınız?
Şu anda, dünyanın 60 ülkesine ihracat yapan ve Türkiye’nin 500 büyük şirketi arasında yer alan AGT’yi babam ve kardeşimle birlikte yönetiyoruz. Mobilya bileşenleri üreten fabrikamızda ben CEO’luk görevini yürütürken, 700 kişilik uzman kadromuz da üretimden pazarlamaya, montajdan satın almaya kadar pek çok alanda görev alıyor.

Şu an yaptığınız iş dâhilinde bir gün içerisinde neler yaparsınız? Sizin yaptığınız işi yapan birisinin günü nasıl geçer?
Sabahları genellikle saat 8.30 gibi fabrikada olurum. İyi olduğunu düşündüğümüz bir yöneten/çalışan organizasyonumuz var. Saat 13.00 kadar işlerimi bitirmeyi hedeflerim. Fabrikalardaki yönetici ve mühendis arkadaşlarımla genelde öğleden önce görüşürüm. Öğleden sonraları ise gelecek üzerine önermeler, tasarımlar yaparım. Kurumlar belli bir ölçeğe geldiklerinde; yöneticiler günlük olanın ötesinde geleceği planlamak durumundadır. Bugün eğer geçen 5-10 yıl planlanmamış ise, bilin ki farkında olmasanız da işler iyi gitmiyordur. Onun için bizlerin “hayal kurmayı” mesaimizin bir parçası haline getirmemiz gerekir. Bunun dışında düşüncelerine inandığım dostlarım ile sohbet etmenin yararlarını görmekteyim. Bu da bir iştir…

İş hayatınıza başlangıcınızı, geçtiğiniz süreçleri anlatır mısınız?
İş hayatına, babamla birlikte AGT’yi kurarak başladık. Bu da yaklaşık 30 yıl öncesine gidiyor. Türkiye’de bizim gibi olan tüm şirketlerin geçirdiği süreci yaşadık. Küçük bir atölye. 10 kişilik bir çalışan grubu. Ancak babamın bu sektördeki deneyimi ve fizik mühendisliğinden gelen analitik zekası, bizim küçük bir atölye iken bile, sistem kuran bir yapımız olmasını sağlıyordu. O günden bugüne geçen süreçte tüm çalışmalarımız, mobilya sektörünün el işçiliği mantığını, endüstriyel bir niteliğe nasıl dönüştürürüz üzerineydi.

Bugün açıkcası, Türkiye’de bir mobilya endüstrisi varsa, AGT, bunun önemli bir parçasıdır.

Örnek aldığınız birileri var mı?
Her insanın örnek aldığı rol modeller vardır, olmalıdır. Benim için babam önemli bir figürdür. Ancak deneyimlerinden yararlandığım çok insan var.

Karşılaştığınız zorluklara örnek verebilir misiniz?
Küçük bir atölyeden büyümek başlı başına zorluktur. Çoğu insan bugünkü durumlara bakıp; “oh ne güzel” diyebilir. Oysa bugünlere gelen yol zor ve ağır çaba gerektiren bir süreçtir.

Gelecek için nasıl planlarınız var? Hedefleriniz neler?
2023 yılında Türkiye ihracatının binde birini biz yapmalıyız diyoruz. Önümüzdeki birkaç yıl içinde MDF üreten bir fabrika kurmayı hedefliyoruz.

Çocukluğunuzda hayalinizdeki meslek neydi?
Ben babamın görevlerinden dolayı, bir anlamda fabrikalara doğdum. Şu anda yaptığım işi “kaderim” olarak görüyorum ve bundan da hala mutluluk duyuyorum.

Nasıl bir öğrenci idiniz?
Ders çalıştığımı hatırlamıyorum ama iyi dinlemeye çalışırdım. Tüm erkek öğrenciler gibi, biraz haylaz, ancak sorumluluk duygusu yüksek olan bir öğrenciydim.

En sevdiğiniz dersler hangileri idi?
Matematik en sevdiğim dersler listesinde daima ilk sıradaydı.

Okul hayatınızda ne gibi şeylerle ilgileniyordunuz, ne tip etkinliklere katılıyordunuz?
Genellikle öğrencilerin derslerin dışında uğraş alanları, bizim zamanımızda spordu. Bense motosikletlere ve model araçlara ilgi duyardım.

Eğitim almak ve öğrenmek size neler kattı?
Üniversiteye devam etmediğim için hayatın ve iş yaşamının bana kattıklarından daha çok söz edebilirim. Ticari hayat; damıtılmış deneyimlerin içinde yüzmektir. Her çalıştığınız kişiden aldığınız bir şeyler var. Önemli olan, atoledo.com bunun nasıl dönüştürüldüğüdür.

Kariyerinizde kaldıraç ve kırılma anları oldu mu?
Her 10 yılda bir hem insanların hem de şirketlerin hayatında büyük dgfev online casino değişimler, dönüşümler olduğuna inananlardanım. Benim iş yaşamımda üç 10 yıl olduğunu ve her bir on yılsonunda bir sıçrama yaşadığımı düşünüyorum. Son on yıl ise, bunların içinde niteliksel dönüşümlerin olduğunu söyleyebilirim.

Şans ve rastlantılar var mı kariyerinizi / yaşamınızı etkileyen?
Şansın herkesin kapısını çaldığına inanırım. Ancak bazı insanlar, çalan kapıyı duyarlar ve kapıyı açarlar, bazıları ise duymazlar ya da uykuları ağırdır. Kapıyı açamazlar. O yüzden de şansın hiç yüzlerine gülmediğini düşünürler. Şansın yüzünü görmek için, kapıyı açmak gerekir. Onun için de hazırlıklı olmak önemlidir.

Sizin geçtiğiniz yerlerden geçecek olan öğrencilere tavsiyeleriniz; motive edecek, daha başarılı olmaya yönlendirecek önerileriniz var mı?
Yaptıkları işi sevmekten önce “saygı” göstermeliler. Sistemli ve disiplinli olmalılar. İşe konsantre olmalarını, aynı zamanda dışarıda da bir hayatın devam ettiğini bilmelerini ve ona göre yaşamalarını öneririm. İfade etmeye çalıştığım, “şans hazır olana güler”i önemsemelerini, sorumlulukları paylaşmayı öğrenmelerini, hangi koşul altında olursa olsun, zihinlerine yatırım yapmalarını şiddetle tavsiye ederim.

İş görüşmeleri/mülakat yapmışsınızdır, ilk neye dikkat edersiniz? Ne gibi özellikler adayı öne çıkarıyor?
Samimiyet ve gözlerinin parlayıp parlamadığına bakarım. İnsanlar işine ve çevresine karşı samimiyse ve gözlerinde geleceğin ışığı varsa, o insanla çalışılır. Buradan şu sonuç çıkmamalı: Görüşmeye, gözüne limon sıkıp girmekle, gözünde kalıcı ışık olması anlaşılan bir şeydir. Göz ışığı, gelecek fikri olanlarda olur.

Kendinizde beğendiğiniz güçlü özellikleriniz hangileri?
İşi delege etmek ve resmin bütününe bakma özelliklerimin olduğunu düşünürüm. Ancak, çokta şu özellikler demem mümkün değil. Bunu en iyi çevremdeki insanlar yanıtlayabilir.

İşinizi daha iyi yapmak için hangi yönünüzü geliştirmek istersiniz?
Son 10 yıldır, en büyük yatırımı zihnime yaptığımı düşünüyorum. Zihnimizi geliştirdiğimiz oranda modamız geçmiyor. Yarının insanı gibi düşünebilme yetisine sahip olmayı çok önemsiyorum. Çoğu kişi, yarını bugünkü zihin ile tasarlamaya çalışıyor. Oysa yarın, yarının dili ve düşünce yapısı ile tasarlanabilir. Dünün güneşi ile bugün çamaşır kurutulamayacağı gibi…

İşinizde daha iyi olmak için nelere dikkat edersiniz?
Ekip fikrini öne çıkarabildiğimiz oranda, daha iyi sonuçlar aldığımızı düşünüyorum. Kimse bu ölçekteki yerlerde tek başına bir şey yapamaz. Ne kadar sorumluluk ve iş paylaşımı, o kadar başarı…

Kendinizi daha mutlu hissetmek için neler yaparsınız?
Ben zaten mutlu bir insanım. Nefes alabiliyorum. İyi bir ailem var. Sevdiğim işi yapıyorum. Kendimi gerçekleştirdiğimi hissediyorum. Bunlardan büyük mutluluk olabilir mi?

Hobileriniz nelerdir, nelerle ilgilenirsiniz?
İyi bir sanat izleyicisi olmaya çalışıyorum. Fotoğraf ile uğraşıyorum. İyi bir müzik dinleyicisi olduğumu söyleyebilirim. Kalemler en büyük tutkularımdan biridir. Kitapları ve okumayı seviyorum.

Sizi yönlendiren, geliştiren tavsiye edeceğiniz 1-2 kitap ismi alalım.
Kitap olarak Nüvit Osmay’dan İnsan Mühendisliği, Martin Seligman’dan Gerçek Mutluluk, Malcolm Gladwell’den Kıvılcım Anı, Eckhart Tolle’den Varolmanın Gücü, Doğan Cüceloğlu’ndan Savaşçı bende iz bırakan kitaplardır.

Önceki İçerikRamazan. Biri Bin Yapan Bir An
Sonraki İçerikTatlı Yiyelim, Tatlı Konuşalım, Tatlı Öğrenelim
Yıllar önce okul dönemimin bittiğini söyleseler de ben hayatın tutkulu bir öğrencisi ve seçip aldıkları, özünden kattıkları ile sen izin verirsen ben bir rehber. Ben bir Özgür Martı. Ben bir düşleyen. Kanatlarım ile gelişime, paylaşıma ve değişime keyifle uçarım. İçimizde yaşayan gerçek Martı Jonathan’lara ulaşmak için MartiDergisi.Com’u uçurdum. Şimdi hep birlikte uçuyoruz. Kitapdaşlarımla birlikte Kitap ile Sohbet ederim ve onları İstanbul Oyuncak Müzesin de baş konuk olarak ağırlarım. Oyun oynamayı bırakmadım. Hayatı kelimeler ile anlatmayı, yazmayı ve onların büyüsüne kapılıp Yaz(ı) Kamplarımı keşfe dönüştürmeyi bilirim. Harekete Geçmeyenleri enerjimle uyandırırım. Sevgiyle nefes alıp, şiirle güne başlarım. Aşk ile Can oğlum ve Ceren kızımla, evrende hayat bir başka güzel. Şükür...

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz