Kum Saati

Bir merhaleden güneşle dünya görünür
Bir merhaleden her iki dünya görünür
Son merhale bir fasl-ı hazandır ki sürer
Geçmiş gelecek cümlesi rüya görünür.

Yahya Kemal Beyatlı

Dünyaya geldiğim zaman koruyucu meleğim bana bir kum saati armağan etti.  Sonsuz zaman diliminde  akıl ve bilgeliğin çalışmalarıma yön vermesini, gücün onu bütünlemesini, güzelliğin de süslemesini  diledi.  Kum aktıkça her geçen gün zekama zeka , bilgeliğime bilgelik, neşeme neşe, sağlıma sağlık, ruhuma dinginlik, mutluluğuma mutluluk katmasını istedi.  Çünkü doğru düşünen, sağlıklı ve mutlu bir insanın kendine olduğu kadar çevresine de faydalı olacağını biliyordu.

Dünyaya merhaba dediğim andan itibaren kum saatim akmaya başladı. Einstein’in dediği gibi zaman, bir göz yanılması mı acaba? Bence zaman, fasit bir daire gibi kusursuzca kendini yineleyen bir makine.  Ve hiç aksamadan ilerliyor.  Şu anda yazarken bile, parmaklarımın arasından akan bir kum tanesi ve geri dönüşü olmayan bir yol.

Ben, kum saatini zamanın ebedi düşüşü olarak algılıyorum. İnsanın durdurmaya gücünün yetmediği, geri dönüşü imkansız olan kaçınılmaz sona doğru akıp giden zamanı temsil etmektedir.  Yaşamım, kum saatimden akıp giderken geriye dönüp baktığımda kendi adıma huzur içinde olabilmek önemlidir. Biliyorum ki geçmişimin, geleceğim üzerinde belirgin bir etkisi vardır.  Çünkü geçmişte yaptığım her bir hareket tek başına değerlendirilebilecek bir zaman adacığıdır.

Biliyorum ki yaşamımın anlamla dolu olduğunu görmek ve bu anlamı kazanabilmek için çok çalışıp, kendimi geliştirmem gerektiğini, hırs, bencilik tutku ve boş inançlarımın yerini tolerans ve sevginin alması gerektiğini anlıyorum.  Ve  biliyorum ki bir gün kum saatim bittiğinde, kazandığım başarıların bana olduğu kadar çevrem ve tüm insanlığa  faydalı olduğunu  görebilmek benim yaşamımın bir anlamı olduğunun göstergesi olacaktır.

Kum saatim aktıkça, hayatımdan bir gün daha geçti karamsarlığına düşmektense  Horace’ın dediği gibi ‘’Carpe diem’’: Günü yakalayın. Bu anın değerini bilmeliyim, gelecek zamanı da yeni varsayımlarla kabul etmeye istekli olarak , dolu dolu yaşamalıyım, yaşamdan bugün ne kazandım ve dünyaya ne faydam oldu diye düşünmeliyim.  Hayat takvimimi, edindiğim tecrübelerimden oluşan zenginliği, kendim olduğum kadar başkaları ile paylaşabilmenin gurur ve sevinci ile çevirebilmeliyim. Yaşlandığım zaman yitik ve boşa geçen nostaljik bir gençliğe ağıt yakacağıma yaşadım, gördüm ve yaptım cesaretini göstermeliyim.

Bizler arpacı kumrusu gibi düşünürken, zaman, ardına bakmaksızın ilerliyor. Bu onun tanımlayıcı özelliğidir. Zamanı nasıl öldüreceğimi değil ondan nasıl en doğru şekilde yaralanacağımı düşünmeliyim. Bugünün dünyası dünün dünyası ile aynı olmadığının farkındayım. Heraklitus’un belirttiği gibi aynı ırmağın suyuna iki kez giremeyeceğimi bildiğimden  ben de sürekli değişim içinde olarak eğilimlerimi tanımaya çalışıyorum. Geçmişte yaptığım hataları geleceğe tekrar taşımamak için onlardan ders alıyor ve bilincime bir kat daha atarak binamın gelecekte sağlam olması için uğraşıyorum.  Şu anın değerini kavrayıp gelecek zamanı, yeni varsayımlarla kabul etmeye istekli olarak, her yeni günün bana yalnızca yeni sorunlar ve sürprizler sunmakla kalmadığını, hem kendimi hem de içlerine girdiğim nehirleri iyilik ve güzelliklere dönüştürme olanağını da sağladığını görüyorum. Böylece ön yargılardan uzak, yargı ve düşüncelerinde geniş görüşlü, toleranslı, olaylara bilimsel çözümler getiren, tutku ve isteklerini sınırlamasını bilen bir kişi olmam gerektiğini anlıyorum.

Büyük bir tiyatro sahnesi olan dünyada, gelip geçici bir oyuncu olarak bu sahneyi bir gün mutlaka terk etmek zorunda olduğumu biliyorum.  Bu nedenle, kendimi geliştirmek için çaba göstermeliyim; ardımda öyle bir eser bırakmalıyım  ki bu eser benden sonra gelenlerin mutluluğu olsun; böylece ölüm korkumun yerini ölümsüzlük düşüncesinin huzuru alsın.

Zamanın uzun tünelinde nesin ki sen,
geçmişin yankısı, geleceğin sedasından gayrı.
Doğmadan önce yazılmıştı senin yazgın
öncesi ve sonrasıyla hayatın.

Mihail Nuayme

 

Sevgilerimle.

Matilda Levi

Önceki İçerikFarklılıklarımız Var…
Sonraki İçerikBir Başarılı Kadın Portresi: Çırağan Sarayı Kültür Ataşesi Ayşe Sipahioğlu

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz